“Gezmeyen, okumayan, müzik dinlemeyen insan yaşamıyor demektir”
Bu ay ki konuğumuz Türk sinemasının gelmiş geçmiş, tartışmasız en büyük üstatlarından biri, Cihat Tamer… Önce Perihan Abla’da Patron Cihat, ardından da efsane dizi Bizimkiler’de Şevket rolüyle karşımıza çıkan Tamer, oynadığı her karakteri sanki bizden biriymiş gibi yansıtmayı başarıyor. Sadece televizyon dizileri değil, sinema filmleriyle de gönüllerimizde taht kuran Tamer, Münir Özkul Tiyatrosu, Bulvar Tiyatrosu, Üç Maymun Kabare Tiyatrosu, Devekuşu Kabare, Üsküdar Oyuncuları, Dostlar Tiyatrosu ve Cihat Tamer-Ercan Yazgan Tiyatrosu’nda sayısız oyunda da sahne alıyor. Kendisini bir maceraperest olarak tanımlayan Tamer, aynı zamanda tam bir İstanbul hayranı. Tamer’le Bakırköylü Sanatçılar Derneği’nde (BASAD) gerçekleştirdiğimiz sohbetimizi keyifle okuyacaksınız.
Sizi bugüne kadar birçok dizi, film ve tiyatro oyununda farklı karakterleri canlandırırken izledik. Şu anda neler yapıyorsunuz? Hangi projeler üzerinde çalışıyorsunuz?
Son dönemde birçok dizide rol aldım. Genelde yaz aylarında dizi teklifleri geliyor. Aslında bu haliyle yazın tatil yapmak için de çok fırsatım olmuyor, ancak şu an bir proje üzerinde çalışmıyorum. Sektörün genel durumu da, aynı Türkiye’nin durumu gibi maalesef.
Bugüne dek birçok karaktere can verdiniz. Canlandırdığınız ve sizi en etkileyen karakter hangisiydi?
Birçok tiyatro oyununda, dizide ve filmde rol aldım, ancak beni en çok etkileyen ve en iyi oynadığımı düşündüğüm karakter, Bizimkiler Dizisi’nde oynadığım Şevket rolüydü. Çünkü bir rolü ancak onu çok severseniz, benimserseniz iyi oynayabilirsiniz. Sevmediğimiz bir rol olursa içinize çok da sinmeden oynarsınız. Şevket rolü benim için bir başkaydı aslında. Ben bu rolle biraz bütünleştiğimi söyleyebilirim. Daha önce de Perihan Abla dizisinde Şakir’in patronu rolünü oynamıştım. O rolle de izleyenler beni çok benimsemişti.
Yoğun temponuz içerisinde gündemi takip etme şansınız oluyor mu? Hangi filmleri, dizileri, oyunları takip ediyorsunuz?
Şu anda yoğun bir tempoyla çalışmalarımıza devam ediyoruz. Herhangi bir projede bulunmasam da son dönemde daha önemli olduğunu düşündüğüm bir konuda çalışmalar yürütüyorum. Tüm Türkiye’deki sanatçıların, sinemacıların, tiyatro oyuncularının telif hakları konusunda çalışmalar yapan Sinema Oyuncuları Mesleği Birliği’nin (Biroy) Yönetim Kurulu Başkanı olarak çalışıyorum. Burada düzenli toplantılar ve etkinlikler yaparak sanatçılarımızın telif hakları alanında yaşadıkları sorunlara çözümler arıyoruz. Hukuki yollara da başvurarak hakkımız olanı almaya çalışıyoruz. Bunu başarıp başaramayacağımızı göreceğiz. Çünkü ülkemizde telif hakları konusunda büyük sıkıntılar yaşanıyor maalesef. Ben Almanya’da 40 yıl öncesinde bir orta oyununda sahne aldım. Bu döneme kadar 3 kez adresime para yolladılar. Ancak kendi ülkemizde alamıyoruz maalesef.
Günün stresinden ve hayatın koşturmacasından biraz olsun sıyrılmanın en etkili yollarından biri seyahatler ve geziler. Seyahat etmeyi sever misiniz? Yoğun iş programınız arasında kısa kaçamaklara, gezilere fırsat bulabiliyor musunuz?
Ben seyahat etmeyi çok severim. Kendimi de bir maceraperest olarak tanımlayabilirim aslında. Fırsat buldukça ve mümkün oldukça gezmeye, yeni yerlere gitmeye çalışıyorum. Mümkün olduğunca diyorum çünkü gezmek için de paraya ihtiyaç var. Daha gezilecek çok yer var. İstanbul içerisinde bile görülecek, gidilmesi gereken çok yer var.
Seyahat rotalarınızı nasıl belirliyorsunuz? Kültür gezileri mi, deniz/kum/güneş gezilerini mi tercih ediyorsunuz?
Ben doğayı çok seviyorum, doğada olmayı çok seviyorum. Trekking yapmayı ve yürüyüş rotalarına çıkmayı çok seviyorum. Genelde seyahatlerimi de buna göre planlıyorum. Doğa dışında gittiğim yerlerin tarihsel mekanlarını da gezmeyi çok seviyorum. Fırsat buldukça, çevredeki tarihi mekanları ziyaret ediyorum. Tarihe çok meraklıyım. Türkiye’de bu açıdan cennet sayılabilecek bir ülke. Birçok yeri elbirliği ile bozuyorlar, ama yine de bitiremiyorlar. Görülmesi gereken çok sayıda tarihi mekanımız var. Yurt dışına gittiğimde de tarihi mekanları ziyaret ederim.
Seyahate çıkmak, yollarda olmak, yeni yerler, insanlar, kültürler keşfetmek sizin için ne anlam ifade ediyor?
Öncelikle yeni yerler görmek, yeni insanlar tanımak ve kültürleri keşfetmek insanın ufkunu açıyor. Gezmeyen, okumayan, müzik dinlemeyen insan yaşamıyor demektir. Yeni yerler görmek çok güzel tabi ancak ülkemizdeki genel kanı itibariyle bunu yapmak biraz da zor. Çünkü bir kızla erkek elele tutuşunca bile zina yapmış oluyorlar. Böyle yobazlar var maalesef bu ülkede. Gezmek, yeni yerler görmek çok güzel bir şey. Dünya görüşünüzü baştan aşağı değiştirir. Çok okuyan değil, çok gezen bilir derler. Ama her ikisini de yapmak gerekiyor tabi.
Bir seyahate çıkarken çantanızda genelde neler oluyor? Bir yolculuğa çıkarken en çok ihtiyaç duyduğunuz eşyalar hangileri?
Ben yanıma kalem almayı seviyorum. Gittiğim yerlerle ilgili notlar tutmak için. 50 yıllık evliyiz eşimle. Onunla birlikte gezmeyi çok seviyorum. Ben genel olarak giyinmeyi çok sevmediğinden yanıma çok fazla giyecek almıyorum. Eğer yaz dönemindeysek gidilen yere göre kıyafetler alıyoruz. Kışlık kıyafetim bir pantolon, bir ince kazak ve mont. Yazlık kıyafetim de bir şort, ayağımda spor bir ayakkabı ve üstüne de bir t-shirt. O yüzden resmi açılışlara da çok gitmeyi çok sevmiyorum. Ancak gitmek gerektiğinde gidiliyor tabi.
Bugüne kadar gittiğiniz destinasyonlar içerisinde sizi en çok etkileyen yer neresiydi?
Yurt içinde İstanbul’un yeri ayıdır. Muhteşem bir yer burası. Dünyanın yaşanılası bir metropolu diyebilirim. İstanbul’un dışında Türkiye’nin hemen her yerinde çok güzel yerlerimiz var. İzmir çok güzel mesela. Tarihi değeri çok yüksek yerlerimiz var. Kars, Ağrı, Van gibi. Ülkemiz cennet gibi bir yer. Birçok konuda böyle olduğunu söyleyebiliriz. Yurt dışında da Prag çok sevdiğim bir yer benim. Paris’i de aynı şekilde çok seviyorum. Avrupa’nın hemen her yerini dolaştım. Birbirinden farklı değere sahip birçok güzel mekan var.
Bu yaz için seyahat planlarınız hazır mı?
Bu yaz için Gelibolu’ya gitmeyi planlıyoruz eşimle. Orada bir evimiz var. 5 yıldır gidemiyorduk. Genelde bana yaz döneminde dizi teklifi geliyor ve çalışıyor oluyorum yaz döneminde. Ancak bu yıl Gelibolu’ya gitmeyi hedefliyoruz. Ben bir yerde uzun zaman duramıyorum. 5 gün sonra başka bir yere gitmem gerekiyor. Böyle hissediyorum. Eşim de benim tam tersim, evinden hiç ayrılmak istemiyor. Bir noktada ortay yolu buluyoruz.