Jolly onursal başkanı ve yönetim kurulu üyesi Sinan Vardar, 20 yıl sonra ikinci kez Küba’ya gitti. İşte Küba turizmini başlatan isim olan ve bir yıl içinde Avrupa ve Türkiye’den olmak üzere 50 bin turist ile Küba turizmini canlandıran Sinan Vardar’ın Küba ve başkent Havana’yla ilgili izlenimleri…
Her Şey 1994 Senesinde Başladı
Yıl 1994… O dönem Türkiye’ye 500 bin Alman turist getirip 15 otelin işletmeciliğini yapıyorduk. Şirketimizin Dış İlişkiler Temsilcisi Hüseyin Baraner tam bir Küba aşığıydı. Küba’yı anlata anlata biteremiyor, bizi de Küba’ya götürmek için büyük bir arzu duyuyordu. Kısa bir süre sonra, Küba’nın 2016’da yaşama veda eden efsanevi lideri Fidel Castro ve Küba Turizm Bakanı Osmany Cienfuegos ile ilk toplantımızı yapmış ve sözleşmeyi de imzalamıştık. Haftada beş sefer olmak üzere, Küba Havana Yolları direkt İstanbul’a uçacaktı. Anlaşmaya imza attığımız yıl Almanya’dan Küba’ya sadece 3 bin turist gelmişti. Oysa biz, dile kolay, bir yıl içinde ağırlık Avrupa ve Türkiye’den olmak üzere Küba’ya 50 bin turist götürdük. Sezon sonunda Küba’ya gittiğimizde bizi hava limanında kırmızı halılarla karşıladılar.
Aradan 23 Yıl Geçmesine Rağmen Bu Rekor Hala Kırılamadı
Biz Küba’yı tanıdık, Kübalılar da Türkiye’yi tanıdı. Bizi çok sevdiler. Fakat ne yazık ki; birkaç yıl sonra Çetin Birgen’in sahibi olduğu Birgen Air’e ait uçak Dominik Cumhuriyeti’nde kalkıştan çok kısa bir süre sonra okyanusa çakıldı. Feci kaza sonrası ‘Katil Türk’ manşetleri atıldı. Bizim de Küba-Dominik-Karayipler maceramız bu şekilde sona erdi. 20 yıl sonra eşim Tülin, dostlarımız Salim-Mine Karabacak çiftiyle tekrar Küba yollarına düştük. Bizi Havana’daki Jose Marti Havalimanı’nda sevgili dostum Alberto Gonzalez Casals büyük bir heyecanla karşıladı.
Küba’nın eski İstanbul Başkonsolosu Alberto Gonzalez Casals, Küba’ya dönmüş ve ülkesinin uluslararası medya sorumluluğu görevini üstlenmişti. Rekor turist getirdiğimiz yılları unutmamış ki sürekli bana Küba’ya yaptığımız turizm hamlesi için teşekkür etti. Fidel Castro’nun posterlerinin önünde beraber fotoğraflar çektirdik. Sevgili dostum ayrıca Türk Hava Yolları’nın Küba’ya direkt seferlerinin başlamasından çok memnun olduğunu da sohbetimizde dile getirdi.
KÜBA’DA YAŞAM
2008 yılına kadar Kübalıların cep telefonu sahip olması yasaktı. İnternet de sadece belirli saatlerde halkın hizmetinde. Dünyada Coca Cola’nın satışının yasak olduğu tek ülke Küba. Okuma yazma oranı dünyanın en yükseklerinden biri; yüzde 99.8… Kübalıların ortalama maaşı sadece 40 dolar (yaklaşık 156 TL). Küba televizyonlarının en popüler programı Güney Kore dizileri. Türk dizileri de CD’lere çekilip alt yazılı olarak raflarda satılıyor. Birçok Kübalı, Türk dizilerini keyifle izliyor.
Küba’da evler devletin. Elektrik, su, ulaşım gibi hizmetler de bedava. Ailenin bir aylık gıda ihtiyacını devlet karşılıyor. Her ay erzaklar evlere tek tek dağıtılıyor. Kübalılar tek işle yetinmiyor. Ya evlerini kiraya veriyor ya da taksicilik ve turistik mekanlarda çeşitli işlerde çalışıyorlar. Eski Havana’yı gezdiğinizde gerçekler yüzünüze çarpıyor. Tam bir sefalet ve yoksulluk söz konusu.
TURİSTLERİ BEKLEYENLER
Küba dünyanın en farklı yerlerinden biri… Tabii ki Küba’daki sembol isimler dikkat çekiyor. Fidel Castro ve büyük devrimci Ernesto Che Guevera onlar için büyük önem taşıyor. Amerikalı ünlü romancı Ernest Hemingway Küba’da hala çok büyük saygı görüyor. 1926 yılında Küba’ya ayak basan Hemingway’in “İhtiyar Balıkçı’yla” aldığı ödülü Kübalı balıkçılarla kutlaması ve 22 yıl kaldığı bu ülkeden ayrılıp ülkesine döner dönmez hayatına son vermesi hala dilden dile anlatılıyor. Ayrıca “Çanlar Kimin İçin Çalıyor?” romanı da çok ünlü. Hemingway için özel bir bar yapılmış. Burada otururken güzel müzikler çalıyor. İçeride de Hemingway’in bir heykeli var. Küba’daki Atatürk hayranlığına yine şahit oldum. Şehrin merkezinde bulunan atamızın büstüyle fotoğraf çektirmek büyük bir onurdu.
ÜNLÜ İSİMLERİN OTELİ
Havana’da 20 yıl evvel de kaldığımız Nacional Otel‘i tercih ettik. Sayın Cumhurbaşkanımız da kısa Küba ziyaretinde bu otelde konaklamıştı. Dünya sinemasının ünlü yıldızları da bu oteli tercih etmiş. Otelin içi müze gibi. Ünlü İngiliz siyasetçi Churchill’in puro içtiği mekanda keyif yapmak büyük bir ayrıcalıktı. Otelin deniz kenarında bir bahçesi var ki ömre bedel. Bütün gün kalsanız yine de sıkılmazsınız. İki saatte bir canlı müzik var. Mekan neredeyse 24 saat kıpır kıpır. Okyanustan da gelen hafif rüzgar da buna eklenince bahçeye doyum olmuyor. Devrimin finali de bu otelde balo varken yapılmış. Otelin kuruluş yılı 1939.
Küba’nın resmi parası peso. Dövizinizi bankalar ve devletin işlettiği otellerde bozabiliyorsunuz. Dolardan yüzde 10 komisyon alınıyor. Yanınızda dolar yerine euro götürmenizde fayda var. Hayretler içinde kalıyorsunuz, çünkü 1 Küba pezosu 0.87 ABD doları ediyor. Yani peso, dolardan daha değerli. Küba’da yabancı yatırımcılar yavaş yavaş yatırımlara başlamış. Yani kapitalizm kendini yavaş yavaş göstermeye başlıyor. Örneğin Fransızlar Prada Meydanı’nda Malecon Otel’i, Kempiski Oteller zinciri de Manzana Otel’i açmış. Manzana’nın altı AVM… Cohiba’nın nefis bir kafe ve satış yeri var. Aynı AVM’de Mango’nun büyük bir mağazasını görünce çok şaşırdım. Havana Lidre Oteli de şehrin en eski otellerinden biri. Restore edilmiş lobideki resimlerden, devrimin ilk hazırlığının Che ve ekibi tarafından ilk kez bu otelde yapıldığını öğrendik.
14 kişilik orkestranın çaldığı Buena Vista Social Club’ta zor yer bulduk. Harika bir müzik dinlerken, 75 yaşındaki şarkıcı Amperitto Valencia hem şarkılarıyla hem de şovuyla bizleri büyüledi. Mirada, tüm büyük elçiliklerin bulunduğu bir bölge. Burada da tatilcilere tavsiye edeceğim Toco Roro Restaurant. Nefis deniz mahsulleri ve muhteşem orkestrasıyla benden tam not aldı. Kişi başı 40 peso ödedik. Küba’nın her köşesinde barlar, kafeler, eğlence yerleri var.
Küba’da görmeniz gereken muhteşem bir şov var; Tropicana Şov… Harika kostümler, süper dansçılar, akrobasi şovları… Küba’da taksilerin büyük çoğunluğu 1940’ların model arabaları. Chevrolet Plymouth’lar göz kamaştırıyor. Pembe, kırmızı, mavi ama hepsi açık renkli… Üstleri de açık… Taksicilerle iyi pazarlık edin. Ayrıca mini duk duk motorlar var. 5-10 pesoyla Havana’dan istediğiniz her yere gidebiliyorsunuz.
Son gecemizi Plaza Viela meydanında La Virola mekanında geçirdik. Yine nefis bir orkestra ve harika yemekler vardı. Fiyat 30 pezo civarı. Havana’daki üçüncü günümüzde yazları Bodrum’da kışları Küba’da yaşayan Oktay Başyurt ile tanıştık. Kendisi Bodrum Bitez’de Manuela Otel’in sahibi. Oktay Bey, Küba’da beraber dinlediğimiz grup Havana Soul’un bu yaz Bodrum’da sahne alacağını müjdeledi. Ben de bu müziğin hastası olduğum için yazın haftanın en az iki günü Oktay’ın otelinde olacağım. Özetle, THY’nin Küba’ya 13.5 saatlik direkt uçuşuyla keyifli bir tatile yelken açabilirsiniz. 30 pezoya çok temiz pansiyonlarda kalmak mümkün. Lüks oteller ise günlük 300-350 dolar civarında. Tabii yalnız Havana’yı değil, Alanya’yı andıran Valedora ve bilhassa UNESCO korumasıyla değerine değer katan Trinidad’ı da görmenizi tavsiye ederim. Hava sıcaklığı 28 dereceydi. Rahatça denize girebilirsiniz.
FİDEL’DEN SONRA NELER YAŞANDI?
Küba, 1956’dan bu yana sosyalist rejimle yönetiliyor. Fidel Castro yaklaşık 10 yıl önce liderlik görevini kardeşi Raul’a teslim etmişti. 81 yaşındaki Raul başkanlıktan sıkılmış olacak ki bu görevi bırakmak istediğini resmen açıkladı. Raul Castro görev yaptığı süre içinde ağabeyinden daha ılımlı bir politika izledi. Başkanlıkta kaldığı kısa sürede Obama ile yaptığı görüşmeler hep gündemde kaldı. Aslında ülke yönetiminde sosyalist denebilecek birçok icraat yaptı ama o daha çok kapitalizme yakın biri olarak lanse edildi. Şu sıralar Raul Castro’nun yerine birçok adayın ismi konuşuluyor.
Tabii şunu belirtmekte fayda var. Küba’da başkanı halk değil, yerel delegelerin seçimiyle oluşan Halk Güçleri Ulusal Meclisi seçiyor. Raul Castro’nun yardımcılığı görevinde bulunan Miguel Diaz-Canel en büyük adaylardan biri. Canel özellikle birkaç yıldır Raul Castro’dan bile daha fazla ön planda olan bir isim.
Raul Castro’nun avukat ve Küba Ulusal Cinsel Eğitim Merkezi Başkanı 54 yaşındaki kızı Mariela Castro Espin’in de ismi başkanlık için geçiyor ama o bir süre önce başkanlığı düşünmediğini vurguladı. Konuştuğum Kübalılar başkan kim olursa olsun hayatlarında bir şeyin değişmeyeceğine inanıyor. Başka bir deyişle Küba’da başkan da değişse hayat değişmeyecek gibi. Küba’da ilk ziyaretlerimden biri de Türkiye Büyükelçisi Berris Ekinci’ye oldu. O da THY’nin direkt seferlerinin başlamasından çok mutlu. Unutmadan eskiden yasak olan ABD uçakları da artık Miami’den Küba’ya seferlere başladı. Sayın Büyükelçi bilhassa tarımla ilgili olarak Kübalılara önemli projeler sunuyor. Küba’da tüm verimli topraklarda şeker kamışı üretimi yapılmasıyla toprakların hemen hemen tümü verimini kaybetmiş. Berris Hanım bu konuda yeni fikirler öneriyor. Berris Hanım’ın sosyal alanda da Türkiye’nin tanıtımına büyük desteği oluyor.
KANSER TEDAVİSİ İLE İLGİLİ GERÇEKLER
Küba dünyadaki en iyi sağlık sistemlerinden birine sahip. Ortalama yaşam süresi 76 yıl… Küba’da kansere çare bulunduğuyla ilgili çeşitli haberler okumuştum. Bu konuyu çok merak ettim ve yerinde inceledim. Oktay Başyurt ile beraber La Predera Centro International de Salud’a gittik ve yetkililerle uzun uzun görüş alışverişinde bulunduk. Türkiye’de son günlerde çok konuşulan akciğer kanserine iyi geldiği belirtilen aşı sadece birinci ve ikinci dönemi tamamlamış kemoterapi tedavilerinde uygulanıyormuş.
Hastalara aşı çok iyi gelmiş. Dikkatinizi çekeyim; küçük değil, büyük kanserli hücrelerin tedavisinde hemen hemen yüzde 100 başarılı sonuç alınıyor. Tedavi sürecinde birer hafta aralıklarla beş aşı yapılıyor. Ardından aşı sayısı ayda bire düşüyor. Ama tekrar not düşeyim; bu tedavi ve aşı sadece akciğer kanseri hastalarının tedavisi için. Beyin ve guatr kanserleri için ağızdan alınan bir ilaçları var. Ama bunda çok iddialı değiller. Bu ilaçla hastanın daha çok yaşamasını amaçlıyorlar ama yüzde 100 başarıları yok.
Hastalar bu konuda dikkatli olsun. Hiçbir aracıyı kabul etmeyin. Aracılar birçok hastayı yüksek ücretlerle getiriyor ama sonunda hastalar büyük hüsranla ayrılabiliyor. Hastalar bu kliniğe direkt müracaat ederek raporlarını yollayabilirler. Ama tekrar tekrar söylüyorum akciğer kanserlerinin üçüncü aşamasında bu raporlara klinik bakacak. Bu klinikte bir hafta kalmanız gerekli. Yedi günlük toplam tedavi ücreti ortalama 5 bin dolar… Diğer kullanacağınız aşıları ülkenize geldikten sonra da yaptırabiliyorsunuz.
GENÇLİK KREMİ YOK SATIYOR
Küba’da satılan, kadınlar arasında dile dile dolaşan, kırışıklıkları gideren Alicia kremi için şunu söyleyebilirim ki; bulunması çok ama çok zor, hatta imkansız gibi. Küba’ya gelen herkes bu kremi arıyormuş ama ben daha bulana rastlayamadım.
Kaynak: Sabah Gazetesi