“Seyahatler dünyada yalnız olmadığımı hissettiriyor”
Bizler onu “Süper Baba”da oynadığı deli dolu Elif karakteriyle tanıdık. Sonra karşımıza “Yaprak Dökümü”nün sakin Fikret’i olarak çıktı. Oynadığı sayısız oyun, sinema filmi, dizi film, reklam ile hayatlarımızın bir parçası haline geldi. Türk tiyatro ve sinemasının en sevilen oyuncularından Bennu Yıldırımlar, son dönemde Shakespeare’in ünlü oyunu 12. Gece ile sahnelerde. Yıldırımlar ile bu yoğun temposu arasında küçük bir fırsat bularak son zamanlardaki projeleri, seyahatleri, tatil planları üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Bir Prag hayranı ve en büyük hayali Küba gezisi olan Yıldırımlar, ayrıca ülkemizdeki kadınlarla ilgili görüşlerini de bizimle paylaştı.
Bugüne kadar çok sayıda tiyatro oyunu, film, reklam filmi ve dizide farklı karakterleri canlandırdınız, onlara hayat verdiniz. Son dönemde neler yapıyorsunuz? Hangi projeler üzerinde çalışıyorsunuz?
Son zamanlarda yoğun bir tempoda çalışmalarıma devam ediyorum. Şu anda Şehir Tiyatroları’nda devam eden 12. Gece isimli oyunda sahne alıyorum. Yakın bir zamanda da Anton Çehov’un Martı isimli oyununun provasına başlayacağız. Bu oyunu da Tiyatro Festivali’ne yetiştireceğiz. Yoğun şekilde devam ediyoruz.
Bugüne dek birçok karaktere can verdiniz. Canlandırdığınız ve sizi en etkileyen karakter hangisiydi?
Oynadığım tüm karakterlerin bende ayrı ayrı yerleri var aslında. Birini diğerinden ayırmak çok zor. Ancak daha en çok etkilendiğim bölüme gelmedim sanırım.
Yoğun bir programla çalıştığınızı biliyoruz. Bu yoğunluk içerisinde işiniz odağında gündemi takip etme şansınız oluyor mu? Hangi filmleri, dizileri, oyunları takip ediyorsunuz? İyi bir TV izleyici misiniz?
Ülkemizin gündemi çok yoğun ve her gün değişiyor. Bu yoğunluk arasında ben de fırsat buldukça, özellikle de işimle ilgili yayınları takip etmeye çalışıyorum. Okumam gereken yazıları sıraya koyarak mutlaka okuyorum. Ancak bunlar daha çok senaryo bazlı şeyler oluyor. Şu andaki yoğunluk ve yaşam şartları nedeniyle bir kitaba yoğunluk vermiş değilim. Yanımda taşıdığım anı kitapları var tabi. Ama araştırma kitapları gibi yazılara pek fırsatım olmuyor açıkçası.
Günün stresinden ve hayatın koşturmacasından biraz olsun sıyrılmanın en etkili yollarından biri seyahatler ve geziler. Seyahat etmeyi sever misiniz? Yoğun iş programınız arasında kısa kaçamaklara, gezilere fırsat bulabiliyor musunuz?
Günlük koşturmaca içerisinde, işten güçten fırsat bulduğumda küçük geziler yapmayı seviyorum. Böyle bir olanak yakaladığımda daha çok Balkanlara ve Yunanistan’a gidiyorum. Bu bölgelerin dışına çıktığım da oluyor tabii, ama bu ülkelerde tanıdıklarım olduğu için 2 günlüğüne bile olsa gitmek çok keyifli olabiliyor benim için.
Seyahat rotalarınızı nasıl belirliyorsunuz? Kültür geziler mi, deniz/kum/güneş gezilerini mi tercih ediyorsunuz?
Ben çok fazla denizi seven ve yaz insanı olan biri değilim. Bu yüzden eğer olanağım da varsa değişik yerleri gezmeyi daha çok severim. Mutlaka deniz olacak, kum olacak diye bakmıyorum. Örneğin kısa süre içerisinde Kültür ve Turizm Bakanlığı ile ortak bir proje başlayacağız. Likya Yolu’nun arkeolojik tanıtım filmi gibi bir proje olması öngörülüyor. Bu projede uzun süreler yürümek gerekecek. 500 km yürümek benim için sorun değil. Arkeolojiyi de çok seviyorum zaten.
Seyahate çıkmak, yollarda olmak, yeni yerler, insanlar, kültürler keşfetmek sizin için ne anlam ifade ediyor?
Yeni yerlere gidince dünyada yalnız olmadığımı hissediyorum ve hatırlatıyorum. Algı olarak hemen hemen birbirine yakın olan insanlar, hayatın içerisinde bir noktada birbirlerini buluyorlar. Örneğin sanatla ilgileniyorsanız, festivallere gittiğinizde ya da katıldığınızda sizin gibi düşünen insanların varlıklarının ne kadar fazla olduğunu görüyorsunuz. Bu da yaşamak için çok önemli bir neden. Seyahatler bu açıdan çok değerli oluyor.
Seyahate gittiğinizde sırt çantanızda genelde neler oluyor? Bir yolculuğa çıkarken en çok ihtiyaç duyduğunuz eşyalar hangileri?
Kitap, müzik ve fotoğraf makinem olmazsa olmazlarım aslında. Çantamda, gittiğim bölgeyle ilgili bir kitap olmasına da özen gösteriyorum. Genelde tek gitmem, arkadaşlarımla gittiğimde de bu işleri paylaşıyoruz aramızda. İçimizden biri örneğin bütün müzeleri araştırıyor ya da gezilecek ve şehri tadabileceğimiz yerlere bakıyoruz. Gittiğim yerleri daha iyi tanımamı sağlayacak hazırlıkları yapıyorum önceden.
Bugüne kadar gittiğiniz destinasyonlar içerisinde sizi en çok etkileyen yer neresiydi?
Birçok yer var aslında. Ama Prag bende iz bırakan yerlerden biridir. Şehir, benim söylememe de gerek yok aslında, gidilmesi ve gezilmesi gereken bir lokasyon. Müzeler çok keyifli. 2. Dünya Savaşı’nı anlatan turlar çok güzel. Buraların kokusunu almak bile çok güzeldi. Her yerde ıhlamur ağaçları var. Her bir yandan farklı kokular geliyor. Ben ağaçları çok seviyorum. Yeşil beni çok etkiliyor. Bu açıdan Prag çok ayrı bir kent.
Bu yaz için seyahat planlarınız hazır mı?
Bu yaz için planlarımız şu anda karışık. Yurt dışı festivallere gitme durumumuz var. Bu açıdan öncesinde bütün kız arkadaşlar toplanıp bir yerlere gidebiliriz. Ya da festival sonrasında aileler ile birlikte bir şeyler olabilir. Yazın sıcaklığı beni çok fazla çekmiyor zaten.
08 Mart Dünya Kadınlar günü yaklaşıyor. Sizin Türkiye’de kadınlara olan yaklaşımla ilgili birçok projede yer aldığınızı ve bu konuda hassas olduğunuzu biliyoruz. Bu özel gün hakkında neler söylemek istersiniz?
Bir ülkenin ekonomik durumu ne kadar kötüye gidiyorsa orada yaşayan kadınların durumu da o kadar kötüye gidiyor. Bu denklem pek bozulmuyor. Bu açıdan kadınla erkeğin eşit olabileceğini düşünmek bile bir umut. İlerleyen günlerde bu umudun gerçekleşmesini diliyorum. Sadece kadınla erkek eşittir diyerek olmuyor bu maalesef. Ekonomik sistemi düzeltmek gerekiyor. Bu düzelince, ayrıca eğitimde ve çalışmada fırsat eşitliği sunulduğu zaman bir şeyler düzelecektir.
Ülkemizde kadınların sosyal hayat içerisinde bir birey olarak varlıklarını daha iyi ifade edebilmeleri için neler yapmaları gerekiyor?
Çocukları kadınlar yetiştiriyor. Eğer kadın biraz daha bilinçli ise gelecek yaşam hakkında bir şeyleri ona gösterebilir. Ama eğitimden yoksun ve bilinç düzeyi azsa, bu insanların yetiştireceği çocuklarda kendilerine benziyor. Bu durumda nesilden nesle geçen gelişme biraz daha yavaşlıyor. Ne kadar olanak verilirse, kendisine bu hayatta onun da bir şeyler yapabileceği gösterilirse gelişmenin olacağını düşünüyorum. Kadın üretimin içerisinde, ama bunu hissetmiyor. Evin içinde de çalışıyor, ama farkında değil. Bir insan işe yaradığını hissederse mutlu olur, mutlu olduğu zaman da daha mutlu insanlar yetiştirir.
Jolly Tur ile hangi seyahate çıkmak, nereleri gezmek istersiniz?
Jolly Tur’la Küba’ya gitmek isterim. Yaklaşık 21 yıldır evliyim, ama halen gideceğiz. Mutlaka gidilmesi gereken bir yer olduğunu düşünüyorum. Planlarımız arasında var…