Paris’te gezilecek yerler saymakla bitmez ama ben sözüme Paulo Coelho’nun Zahir kitabından yıllar önce not aldığım bir alıntı ile başlamak istiyorum:
“Şunlara bak, sadece ışıkların gösterdiklerini görebiliyorlar. Eve döndüklerinde Paris’i gördüklerini söyleyecekler. Yarın gidip Mona Lisa’yı görecek ve Louvre’u gezdiklerini iddia edecekler. Ama Paris’i bilmiyorlar ve Louvre’u da asla gerçekten gezmediler. Tüm bir kente bakmak ve orada neler olduğunu anlamaya çalışmak, barları gezmek, turist rehberlerinin hiçbirinde yer almayan caddelerde dolaşmak ve kendilerini yeniden bulmak için kaybolmak yerine tek yaptıkları tekneye binmek ve bir resme bakmak, tek bir resme. Porno bir film seyretmekle sevişmek arasındaki fark gibi.”
Paris kimine göre aşkın şehri, kimine göre birçok kültürden insanın birlikte nefes aldığı şehir, kimine göre tehlikeli, kimine göre pahalı, kimine göre de modanın başkenti… Herkese farklı bir yerden dokunuyor Paris… Paris’in tüm renklerine tek seferde ulaşmak ve oraya kendi rengini katmak ise belki de en zor olanı. Ben bunu yapabilen şanslı kesimdenim. Tıpkı Paulo Coelho’nun dediği gibi tanıdım Paris’i… Dinlemek ister misin?
Paris
Paris’te gezilecek yerler konusuna gelmeden önce Paris hakkında genel bilgi ile yazımıza başlıyoruz. Île-de-France bölgesinin merkezi olan, Sen Nehri’nin üzerine ve Paris Havzası’nın ortasına kurulan Paris’te ikamet edenlere Parisien(ne) diye hitap ediliyor. Tüm dünyada anıtları, sanatsal ve kültürel yaşamı ile bilinen Paris, aynı zamanda dünya tarihinde önemli bir şehir olmakla birlikte, başlıca ekonomik ve politik merkezler arasında yer almakta ve uluslararası taşımacılığın geçiş noktalarından birini oluşturmaktadır. Moda ve lüksün dünya başkenti olan Paris, “Işık Şehir” (Ville Lumière) diye de anılmaktadır. Paris şehrinin özlü sözü Latince “Fluctuat nec mergitur” yani “Sallanır ama batmaz” anlamına gelmektedir.
Paris’te Ulaşım
Paris’te Gezilecek Yerler
Paris’te gezilecek yerler için şehrin en ikonik simgeleriyle işe başlayıp, rotanıza sanat galerilerini, müzeleri, tarihi binaları, hareketli caddeleri mutlaka ekleyin.
Champ Elysee (Şanzalize Caddesi)
Şanzalize Caddesi çok büyük bir cadde. 2 km uzunluğundaki bu caddeyi kesinlikle akşam yürümelisin. Zaten kaçınılmaz olarak hem gündüz hem de akşam gezeceksin bu caddeyi. Müzisyenleri ve çeşitli animasyonlar yapan sokak sanatçılarıyla renklenmiş bir cadde burası. Caddenin sonunda Zafer Takı var. Cadde boyunca yürürken tüm haşmetiyle o da seni izliyor. Ellerin kaşınabilir fotoğrafını çekmek için. Şimdiden uyarayım.
La Tour Eiffel
İşte kesinlikle akşam gitmen gereken bir yer daha! Eiffel Kulesinin önünde oluşan sıralar en az Eiffel’in kendisi kadar ünlü olduğundan bir sonraki gün oldukça erken bir saatte buraya gelmeyi planlıyordum. Neyse ki bu gerçekleşmedi ve Paris’in manzarası ile akşam saatlerinde tanıştım. Kule üç katlı, asansörle çıkılıyor. Yalnızca bir ayağında asansör yok. Birinci kata kadar merdivenle çıkıyorsun. Bacak kaslarına ve kondisyonuna güveniyorsan eğer, o merdivenler en iyi arkadaşın olabilir.
İzleyeceğin manzaranın bir anlam ifade etmesini istiyorsan bence ikinci kat en doğru seçeneğin olur. Aşağıdaki çimlere oturmuş akşamın tadını çıkaran insanlar, hemen karşındaki Trocadero Meydanı, sağ tarafında tekneleriyle rengârenk görünen Sen Nehri büyülüyor seni.
Notre Dame Katedrali
İkinci günümde ilk durağım dünyanın en ünlü katedrallerinden biri olan Notre Dame Katedrali idi. Notre Dame Katedrali tüm haşmetiyle karşılıyor seni. Dünyadaki ilk gotik yapıtlardan biri olarak kabul edilse de diğer yapıtlara kıyasla daha mütevazı bulduğumu söyleyebilirim.
Katedrale giriş ücretsiz, bu sebeple hiç vakit kaybetmeden kapısından girip keşfetmeye başlamalısın. Kuzey ve güney cephesinde bulunan renkli camlar büyüleyecek seni.
Louvre Müzesi
Louvre Müzesi meşhur Mona Lisa eserine de ev sahipliği yapıyor. Müzeye girdiğin anda her yerde Mona Lisa’ya nasıl gideceğini ok işaretleriyle belirtmiş göstergeler göreceksin. Hem yorgun hem de sabırsız olduğumdan oraya yönelmiştim bende.
Louvre Müzesi gerçekten çok büyük. Müzeye giriş 15 Euro. 3 farklı bölümü var. Buraya bir gününü ayırmalısın. Sadece bir bölümünü gezmek iki saatimi aldı benim. Önerim buraya bir gün ayırman ya da gitmeden önce görmek istediğin sanat eserlerini bir liste yapman. Böylece zamanını iyi kullanmış olacaksın.
Grand Palace
Grand Palace’ın en ünlü özelliği tamamen camdan oluşan tavanı. Bunu görmek için çıkmıştım yola ancak şöyle bir ayrıntı var; sarayda özel sergiler oluyor ve bu sergileri göreceksen girebiliyorsun. Girmeyi planlıyordum, ancak giriş ücreti pahalı geldiği için vazgeçmiştim. Sergiler ilgini çekerse deneyebilirsin.
Paris Disneyland
İşte gidilmesi gereken bir yer daha! Yeterli bütçen ve zamanın varsa mutlaka bir gününü Disneyland’a ayırmalısın. Bu başlık ayrı bir yazıda verilmeli aslında ama kısaca değineceğim. Sabah 10’da kapılarını açıyor Disneyland. İki parktan oluşuyor. Tek parka giriş ücreti 75 € iken iki park için giriş ücreti 90 €. Kapısından içeri girdiğin anda ayrı bir dünyada buluyorsun kendini… Giriş biletini al ve her şeyi dene. Korkma, pişman olmayacaksın.
Merkeze uzak olsa da ulaşım konusunda problem yaşamayacaksın. Merkezden kalkan otobüsler dışında metro ile aktarma yapıp trenle de ulaşabilirsin. Park tren istasyonunun hemen yanında.
Opera Garnier (Palais Garnier)
Opera beni en etkileyen yerlerden biri oldu. Tekrar tekrar gidilesi. Phantom of the Opera efsanesinin doğduğu yer burası. Giriş ücreti 11 Euro, eğer kulaklıklı tur alacaksan ki almanı öneriyorum 16 Euro. Kulaklıklı tur almasaydım operayı gezmem takribi 15 dakika sürecekken aldığım tur ile 1,5 saatimi aldı. Her bölümün hikâyesini dinleyerek muhteşem bir tur ısmarladım kendime. Sana da öneriyorum bunu.
Luxemburg Gardens (Lüksemburg Bahçeleri)
Burası alabildiğine büyük, alabildiğine yeşil, alabildiğine sessiz ve alabildiğine renkli bir yer. Yerel halkı genelde sabah sporunu burada yapıyor. Bahçelerin orta bölümünde çiçeklerle süslenmiş büyük bir alan var ve etrafına şezlong benzeri sandalyeler koyulmuş. Dileyen dinlenmek için dileyen kitap okumak için dileyen ise etrafı izlemek için oturuyor.
Banklar bahçelerin her yerinde. Gezinin bir anında sandviçini alıp sessizlik eşliğinde atıştırabilirsin.
Sacré-Cœur Bazilikası
Montmartre Tepesinin simgelerinden biri olan Sacre Cour Bazilikası’ndayım. Burası Paris’in en yüksek tepesi olarak bilinmekte. Haliyle ben de Paris’te gezilecek yerler listeme burayı dahil ettim. Bazilikanın önündeki merdivenlerde oturarak dinlenebilir ve manzaranın tadını çıkarabilirsin. Bazilikaya giriş ücretsiz. Ortası dua edenler için ayrılmış durumda. Tam anlamıyla 360 derecelik bir tur atarak bitirebilirsin burayı.
Ayrıca tepeye çıkarken dört bir yanın hediyelik dükkanlarla çevrili olacak. Hediye detayını kısa sürede halledebilirsin burada.
Montmartre Tepesi
İşta favori yerim! Montmartre ya da diğer adıyla Ressamlar Tepesi, Paris’in bohem bölgesi olarak kabul ediliyor. Burası da mutlaka Paris’te gezilecek yerler arasında yer almalı. Bazilikadan çıkınca sağa dön ve o meşhur sokakla tanış. Sokakta ressamlar kendine has giyim ve tavırlarıyla göz göze geliyor seninle. Kimisi ise sadece önünde duruyor ve “Bana bak” diyerek resmini çizmeye başlıyor.
Ayak üstü çizdikleri o harika eserleri yalnızca beş dakika gibi bir sürede yapıyorlar. Fiyat olarak bilinen 30 Euro olsa da açıkçası para pek umurlarında değil. Tamamen senden aldıkları enerjiye göre değişiyor bu durum. Ben karikatürize edilmiş resmimi 15 Euro’ya aldım. Bir anı olarak yaptırabilirsin bunu.
Sokakta yürümeye devam et, çok daha güzel bir yere ulaşacaksın. Yürümeye devam ettikçe yolum bir meydana çıktı. O meydanda yan yana bir çok ressam resim çiziyordu. Etrafı onlara bakarak dizayn edilmiş kafelerle doluydu. Bir tanesine geçtim ve şarabımı yudumlayarak tam 3 saatimi geçirdim orada. Kesinlikle doyamadığım bir yerdi.
Paris Turu Öncesi Bilinmesi Gerekenler;
*Mutlaka bir metro haritası edin. İlk bakışta çok karışık görünse de sistemi çözdüğünde en değerli eşyan olacak.
*Geç saatte metro yada tren kullanma. Güvenli değil.
*Ceplerinde değerli eşyan olmasın. Askılı çapraz bir çanta kullan ve her şeyin onun içinde olsun.
*Elinde formla yanına gelip yardım topladığını söyleyen veya elindeki derilerle sana bileklik yapacağını söyleyen satıcılardan uzak dur. Seni soymak için düzenlenen senaryolar onlar.
*İstasyonlarda yanına yaklaşan evsizlerden çekinme –tabii gündüz saatiyse- Sadece bir sigara istiyorlar. Ben iki kere yaşadım bunu. Hatta sohbet ettim onlarla. Şaşırtıcı ve zor hikâyeler dinledim. Üzücüydü.
*Paris’te gezilecek yerler için eksik kalan yerler mutlaka vardır ama yukarıda saydıklarım olmazsa olmazlar arasında yer alıyor.
Jolly İle En Uygun Paris Turu Fırsatını Kaçırma!
Biz de eşimle balayı için parisi seçtik. Fransa’ya yolu düşen herkesin görmesi gereken eşsiz güzellikte bir şehir diyebilirim.