Şimdilerde TRT ekranlarında Diriliş Ertuğrul adıyla hikayeleştirilen Ertuğrul Gazi’nin topraklarına yolculuk yapıyoruz. Ata toprağı, Bileciğin söğüt ilçesi, büyük ve geniş uçurumlarla çevrelenmiş. Yol boyunca ince ince kendini bırakan kar taneleri bu yolculuğu itiraf etmek gerekirse bizim için biraz zor kılıyordu.
Söğüt ilçesi her yıl yapılan şenlikleriyle meşhur. Ancak bu şenlikler daha çok siyasi muhteva içerisinde geçtiği için biz yolculuğumuzu şenliklerden çok sonra yapıyoruz. Sizlere de bunu öneririm ki Söğüt bu tarihlerde çok daha sakin ve güzel oluyor.
Beldemize ilk adımlarımızı attığımızda bu tarihi yerin biraz daha bakımlı olması gerektiğini sorguluyoruz. Son yıllarda atılan adımlar mutlaka beldenin simasında önemli değişikliklere neden olmuş ancak Diriliş Osmanlı için bu kadarı az diye düşünüyorum.
Ertuğrul gazi, payitahtın temellerini atan yüce mimar.. Osmanlı Beyliği’nin kurucusu, Osman Bey’in babası olan Ertuğrul Gazi’nin mezarını ilk olarak Osman Bey açık mezar olarak, daha sonra l. Mehmet Çelebi tarafından türbe haliyle yapılmıştır. Şuan ki türbenin yapımı 13. yüzyıl sonlarında yapılmış olsa da kesin tarihi bilinmemektedir. l. Mehmet Çelebi’den sonra 1757 yılında lll. Mustafa ve ardından 1886 yılında da ll. Abdülhamit tarafından onarılmış ve yenilenmiştir. ll. Abdülhamit Ertuğrul Gazi Türbesi’ni onarırken türbenin yanın bir de çeşme eklemiştir.
Tarihi unsurlar türbe etrafında canlılığını hala korumakta. Mutlaka tarihi dönem içerisinde birtakım zulümlere maruz kalmış olan türbe gerekli bakım ve onarımdan sonra hala tazeliğini korumuşa benziyor. Geniş taş duvarlar asırları devirmiş kavak ağaçları türbenin etrafını çevrelemiş birer sur gibi..
Türbenin avlusuna girdiğimiz de Ertuğrul gazinin eşi ve çocuklarının mezarlarıyla karşılaşıyoruz.
Dışarıdan oldukça eski bir hüviyete sahip olan türbe, içeriye girdiğimizde bizi şaşırtıyor. Tüm canlılığıyla hat, tezhip işlemeleri ve islami motifler türbe içerisinde geniş yer kaplıyor. Türbenin manevi havası yaşamaya değer..
Yunan işgalinin izleri türbe içerisinde kendini gösteriyor. İnce kurşun delikleri muhafaza edilmiş ve ziyaretçilere sergileniyor. Sanırım daha fazla zarar vermeden gitmiş olmaları büyük bir şans..
Türbe içerisinde başta Al yıldızlı bayrağımız olmak üzere Türk devletlerinin bayrakları sırasıyla bulunuyor. Türk dünyasının resmi burada çok güzel. Bunun Türk coğrafyasına da yayılmasını temenni ediyor, belde de gezimize devam ediyoruz.
Ertuğrul gazi caddesi üzerinde bulunan Söğüt müzesine doğru hareket ediyoruz. Eğer aracınızla Söğüt’ü ziyaret ettiyseniz, belde sınırlarına girdiğinizde bir yere park etmeniz gerekecek; çünkü yürüyerek bu şirin, tarihi beldeyi gezebilirsiniz.
Müzemiz de etnografik ve arkeolojik eserler sergilenmektedir.Müze kurulmadan önce, çevre köylerde araştırma yapılmış, bölge de kullanılan eşyalar vs unsurlar belirlenerek sergiye konulmak üzere halktan alınmıştır.
1981 yılından bu yana hizmet vermeye devam etmektedir. Söğüt Müzesi’nde tek bir salon bulunmaktadır. Mimarisi ise çadır şeklini andırır.
Müzede sergilenen eserler arasında tartı aletleri, arkeolojik eserler ve Osmanlı çini örnekleri bulunur. Tabii etnografik eserler de görmek mümkündür.
Yöresel kıyafetler müzede geniş yer tutar. Dünden günümüze kullanılan eşyalar size geçmişe tarihi bir seyahate çıkmışsınız hissiyatı yaşatacaktır.Müzede bir süre vakit geçirdikten sonra yolumuz Çelebi sultan Mehmet Camiye doğru akıyor. Söğüt yolculuğu tarihi mekanlar ve unsurlar üzerine yaşanması gereken harika bir lezzet diye düşünüyorum. Çok geçmeden karşımıza eski bir çeşme çıkıyor, araştırdığımızda 1900 lerin başlarında yapılmış olduğunu öğreniyoruz.
1914 yılında inşa edilmiştir ve banisi Sait Bey’dir. Sait Bey o dönemlerde Söğüt’te Kaymakamlık yapmıştır.Kaymakam Çeşmesi, Neo-Klasik tarza yapılmıştır. Dış yüzü dilimli vazo olup, çevresine yalaklar yapılmıştır. Yalakların yanındaki kabartma yıldız motifleri dikkat çekici detaylar arasındadır. Çeşmenin kitabesi günümüze kadar gelmiştir. Her yüzünde ayrı kitabeler bulunur.
Çelebi Sultan Mehmet Camisine ulaştığımızda hava yavaş yavaş kapanmaya başlıyor. Söğüt turistik görüntüsü dışında klasik bir belde. Tarımın hayvancılığın yapıldığı osmanlı kasabası gibi.. Ne mutlu ki bu topraklarda Türk bayrağı gururla dalgalanıyor.
Çelebi Sultan Mehmet Camisi Hükümet Konağı’nın hemen karşısında yer alır, kareye yakın dikdörtgen planlı olarak inşa edilmiştir. Minaresi orijinalliğini hala korumaktadır. Günümüze kadar birçok onarımdan geçen cami, son görünümünü II. Abdülhamit devrinde almıştır. Yapıldığı ilk yıllarda büyük bir vakfiye olduğu bilinmektedir.
Camiden çıktıktan sonra belde merkezinde biraz daha oyalanıyoruz. Gökkubbe kendini tamamen kapatmadan Türk büyükleri platformuna uğramak istiyoruz. Söylediğim gibi yine araç kullanmadan platform ulaşmak üzere yola koyuluyoruz.
Türk büyüklerinin büstlerinin ve bayraklarının bulunduğu bir platformdur. Ertuğrul Gaziyi Anma ve Söğüt Şenlikleri törenleri, burada yapılıyor. Bu törenlere: Dünyanın ve ülkemizin birçok yerinden gelen binlerce Yörük katılıyor.
Söğüt tarihi unsurlar açısından büyük bir miras.. Burada geçirmiş olduğum zaman bana tarihi açıdan büyük bir zevk ve bilgi aşıladı. Söğüt yolculuğu boyunca belde merkezinde, yöresel nimetlerden faydalanabilirsiniz. Beklentilerinizin sadece tarihi nitelikte olmasını tavsiye ediyorum.
Son olarak belde merkezinden fotoğrafları sizinle paylaşıyorum. Başka bir yolculuk da görüşmek üzere..