Kulp takma sanatı?
Murphy Kanunlarını duymayan var mı?
Hani okurken “Yahu bu da tam bizim toplumu anlatıyor.” diye düşündüren çoğu maddesine gülümseyip uzun listeler halinde olmasına rağmen okumaktan bıkmadığımız kurallar… Bir zamanlar pek meşhurdu net evreninde. Bizim en sevdiklerimizden birisi;
- “Bir şeyin kötü gitme olasılığı varsa, o şey kesinlikle kötü gidecektir”
- “Her şeyin kötü gitme olasılığı vardır. “
Murphy Kanunları Batı kaynaklı. Elbette bizim zengin kültürümüzün, Türk toplumunun bunun dışında klasik başarı mutluluk kanunları da var. Bunlar öyle internet çağının geyikleri de değil bazen. Bildiğin atasözü haline gelmiş, yabana atılamayacak kadar gerçekliği olan beylik laflar.
“Az laf yalansız, çok mal haramsız olmaz.“
Örneklem çok doğru olmasa da; evlilik programlarında, paravanın arkasındaki kişiyi görmeden, ömrünü beraber geçirmeyi düşündüğü kişi hakkında, “Mayış + ssk + arabası var mı? Evi üzerime yapacak mı?”sorularını soran, bu denklemin sonucuna göre karar veren bir toplum ile ilgili sosyolojik tespitler yapmaya niyetimiz yok.
Fakat başarılı insanlara kulp taktığımız, bizden daha iyi herhangi bir şey yapan, bir şeylere sahip olan herkesin, kendimizde olmayan bir şeylere sahip oldukları için böyle zengin, başarılı, mutlu olduklarını düşündüğümüz, arkadaşlık atmosferimizin, komşularımızın genelde böyle olduğuna katılmayan çok kişi olmayacaktır sanıyoruz.
İşte gezginlik için de “para + cesaret + zaman” gerektiğini düşünüyor insanlar.
“Helal olsun.” demek yerine “Hayat sana güzel abi” gillerin sonu gelmiyor.
Denklemin okek-obeb’ ini yapalım.
Para ( Hey Gezgin versene borç, olmaz bezgin bende de yok. )
Biz 16 yıldır Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda öğretmen olarak çalışıyoruz. Maddi konuları çok deşmeye gerek yok. Bir mesleği olmadığı halde, evde tespih dizmekten, halı dokumaya kadar onlarca iş yapmış, hiç boş durmamış annelerin, kıt kanaat geçinirken çocuklarını üniversiteye göndermiş memur ve esnaf babaların çocuklarıyız. Mirasyedi değiliz, ailelerimizden onurlu bir hayat, annelerimizin emekle geçirdiği yıllar, 70’li yaşlarında hala bir işin ucundan tutan, kahvehane yüzü görmemiş babalarımızın dirayeti, kimsenin malında mülkünde gözü olmamış bir ahlak dışında maddi bir şey kalmayacak. Müthiş zenginiz anlayacağınız.
Ailemizin kaynakları dışında, biz kendi ayaklarımız üzerinde durmaya başladıktan sonra ise durumun özeti şudur; sigaraya para ayıran bir çift olsaydık, evde onlarca benzeri olan kravata, kemere, çizmeye, çantaya o gün kendimizi iyi hissetmek için para harcıyor olsaydık, bisiklet turlarımızı yapmamız mümkün olmazdı. Kimine göre az, kimine göre çok kazanıyoruz.
Cesaret ( Fare, kedi, kaplan, avcı )
Bugüne kadar 24 ülkenin topraklarında on binlerce km bisiklet sürmüşüz.
“Pedalımda 5 Ülke” kitabında anlattığımız gizemli ve efsunlu İran, Pakistan, Hindistan yolculuğu veya oğlumuz Tibet Çınar henüz 22 aylık, anne sütünden yeni kesilmiş, bez ve emzik kullanırken yaptığımız, 7 ülkeden geçen, Esen kitap tarafından basılan“Minik Gezgin Yolda Büyümek” adındaki kitabımızda anlattığımız 3486 km’lik ilk Avrupa turumuz açısından bakıldığında cesur olduğumuz söylenebilir mi? Belki evet. Belki hayır. Askeri paraşütlerle atlayışlar yapmış bir çift olarak belki evet. Soner astım olduğu halde Avrupa’nın en yüksek zirvesi Elbruz’a tırmandığı için, belki evet. İnci astım olduğu halde dalmaya aşık olacak kadar çok sevdiği için, belki evet.
2007 turunda, Pakistan’ın başkenti İslamabat’ta, Soner’in bisikletle geçtiği kavşağın, karşı köşesinde, 20-30 metre arkasında patlayan ve 15 kişinin öldüğü bombalı saldırıdan sonra yolculuğa devam etmeye karar veren bir çift olduğumuz için belki evet. Belki hayır.
Sosyolojik tespit yapmamıştık, psikolojik tespitlerde yapmayalım.
Masal ülke Hindistan’dan bir masal ile bitirelim;
Bir Hint masalı: Kedi korkusundan dolayı sürekli endişe içinde yaşayan bir fare varmış. Büyücünün biri fareye acımış ve onu bu korkudan kurtarmak daha cesur yapmak için bir kediye dönüştürmüş. Fare, kedi olmaktan son derece mutlu olacağı yerde bu kez de köpekten korkmaya başlamış. Büyücü bu kez onu cesur bir kaplana dönüştürmüş. Kaplan olan fare, buna sevineceği yerde avcıdan korkmaya başlamış. Büyücü bakmış ki, ne yaparsa yapsın farenin korkusunu yenmeye imkân yok. Onu yine fare yapmış. Ve demiş ki, “Sen cesaretsiz ve korkak birisin. Sende sadece bir farenin yüreği var. Dış görünüşünün bir önemi yok.”
Zaman (Gün 25 Saat Olsa)
Kritik kavşağa ve bu yazının yumuşak karnına ve sert cümlelerine geldik. Çok açık ki pek çok mesleğe göre daha uzun bir tatil süresine sahibiz. Bu sefer belki evet belki hayır değil durum. Evet daha uzun bir tatil süresine sahibiz. Peki bu gerekli ve yeterli şart mı gezgin olmak için, dünyayı dolaşmak için? Yine hayır.
Şöyle soralım, 2 aylık yaz tatillerimizde, neredeyse hiçbir zaman boş dinlenme günü dahi vermeden, daha çok yer görmek, daha çok yol almak, daha çok ruha dokunmak için son güne kadar yollardayız. Peki 20 gün tatilimiz olsaydı ne yapacaktık? Ya 10 gün olsaydı? Biz çok eminiz ki; iddialı bir laf olacak ama, asıl yolculuğun içe doğru yapılan yolculuk olduğunu bildiğimiz için, günlerin, kilometrelerin bir önemi yok. Eğer 10 gün tatilimiz olsaydı, 10 günün tamamını bisiklet turumuz için kullanacaktık.
Peki kulp takan arkadaş sana sorayım, ben her Pazar sabah 5 te kalkıp bisiklet sürüyorum, sen sürüyor musun? Sen 10 gün tatilini bisiklet sırtında geçirdikten sonra mı soruyorsun bana “Ohh 2 ay tatil elbette bisiklet turu yaparsın!” diye yoksa. O,10 gün bezginlikle geçiyor da, hep öteliyor musun hayallerini? 2 ay tatilin olsa bunu bisikletli yada bisikletsiz, konforundan, evinden, arkadaşlarından uzakta yepyeni yerlerde, bazen ıslanıp, çamurlanarak, bazen bank üstünde uyuyarak geçirmek için kullanacağına emin misin?
Biz 2015 yılı temmuz ve ağustos ayları boyunca, Berlin – Zürih turunu yine bisikletle yapacağız. Tatil süresine, maddi imkanlarına veyahut cesaretine göre, 10 yada 20 gününe eşlik etmek isteyenleri bekleriz.
Geliyor musunuz? Belki evet, belki hayır.
Yazı güzel olmuş öğretmenim her ne kadar da öğrenciniz olmasamda sizinle bir ders görmek geçti içımden…yaş 35 bu arada
Merhaba Osman Bey,
Teşekkür ederim.
Eminim o muhtemel dersi görürken karşılıklı çok şey öğrenirdik.
Yaş 39. :-)
Helal olsun size…
Merhaba Gönül Hanım,
Başlama cesaretimizi devam ettirmemizde sizin ki gibi cevapların çok etkisi var.
Teşekkür ederiz.
Önce Yüreğinize sonra pedalınıza sağlık sizin çıkmış oldunuz bu yolculuk çok büyük fedakarlık gerektirdiğini ve meşakkatlı olduğuna inanıyor sizi bu öz veriyle yaptığınız yolculuğunuzu kutluyor bundan sonrasında kolaylıklar diliyorum.
Merhaba İbrahim Bey,
Gerçekten de bisiklet turu yapanın anlatamadığı, yapmayanın tam olarak anlamadığı bir macera.
Doğru yöntemlerle, doğru yollarda olan herkesin işi bir şekilde kolaylıkla hallolur diye inanıyoruz.
Teşekkür ederiz, sevgiler…
Kimsenin cesaret dahi edemiyeceği kadar cesur bir yüreğe sahip olmanız ve kimilerinin hayal dahi edemiyeceği bir hayatı yaşamak.Öğretirken öğrenmek,tibet bebek ile birlikte büyümek ve farklı ülkeleri coğrafyaları keşfetmek.Takdir etmemek kıskanmamak mümkün mü.Bir çoğumuzun yapmak isteyipte cesaret edemediği bir hayatı yaşamak.Süper bir ailesiniz ve iyi ki varsınız.Yüreğinize,bilginize, pedalınıza sağlık.Nice güzel esrarengiz kilometrelere..
Merhaba Bülent Bey,
Çok çok teşekkür ederiz.
Ne güzel ifade etmişsiniz.
Biz son cümlenizden mütevellid buna “köşeyi dönmek” diyoruz.
Bir sonraki köşede ne ile karşılaşacağını bilmeden yolda olmaya devam etmek ve
arkasındaki gizemi, esrarı, hayatı yaşamak. Hep bir sonraki köşeyi merak etmek.
Bir düzeltme yapmak isterim, negatif çağrışımı olan kıskanmak yerine, imrenmek diyelim olur mu?
Tekrar teşekkürler, sevgiler…
Harika bir yazı! Çok hak verdim, takdir ettim, yer yer kıskandım. Bu ülkede sizin gibi insanların olduğunu bilmek güzel. Başarılarınızın devamını dilerim.
Merhaba Melike Hanım,
Çok teşekkür ederiz.
Elbette sandığımızdan daha fazlayız ve buradayız.
Sevgiler…
Çok güzel bir yazı olmuş, kaleminize sağlık. Biz de oğlumuz 14 aylıkken bisikletle ilk uzun turumuzu yaptığımızda, kızım 4 aylık ve oğlum 3,5 yaşındayken dağların 3500 mtlik zirvelerinde dolanırken, sizin karşılaştığınız tepkilere benzer tepkilerle karşılaştık. Herkes bırakın dağları el kadar bebekle dışarı çıkmamıza bile şaşırıyordu. Ama doğa ve bisiklet aşkı yüreğinize düştü mü daha geri dönüş yoktur:)) Bu yaz biz de yine yollarda olacağız, 1 haftalık kısmına eşlik edebiliriz. Konuşalım. Sevgiler
Merhaba Hülya Hanım,
Yolu bisiklet ve doğadan geçen herkesle bir gün bir yerde kesişeceğiz elbet.
Maceralarınızı dinlemek isteriz.
Görüşmek üzere.
Teşekkürler, sevgiler…
Kesinlikle harika bir örnek oluyorsunuz herkese. Yaptıklarınız, aktardıklarınız cesaret veriyor. Tebrik ederim.
Merhaba sevgili Güneş,
Teşekkür ederiz.
Amaç hasıl oluyorsa, yaşamaya, aktarmaya, yapmaya, etmeye devam. :-)