Mehmet Sert:”Eski İstanbul’u O Dönemlerde Fotoğraflamak İsterdim”

2017 yılında kurumsal hayata veda ederek yollara düşen ve Instagram hesabında takipçileriyle paylaştığı doğa, yaşam, manzara fotoğraflarıyla her yaştan insanı büyüleyen Mehmet Sert ile Jolly gezginleri ve fotoğraf tutkunları için keyif dolu bir söyleşi gerçekleştirdik.

Çektiğiniz seyahat fotoğraflarıyla hayranlık uyandıran bir arşive sahipsiniz. Fotoğrafçılık tutkunuz ve kariyer yolculuğunuz nasıl başladı?

Ben vizörümden gördüğüm dünyayı fotoğraflarıma yansıtmaya çalışıyorum. Bu çalışmalarımın hayranlık uyandırmasını duymaktan mutlu oldum. Her zaman fotoğraf çekmeyi sevmişimdir. Ama 2010 yılında kendime aldığım ilk DSLR makinem ile fotoğrafa olan ilgim daha da arttı. Kendimi bu konuda profesyonel olarak geliştirebilmek için hemen bir fotoğrafçılık kursuna yazıldım. Kurs sonunda artık makinemi daha iyi tanıyordum ama teknik ve kompozisyon konularında kendime daha da çok bilgi katabilmek için usta isimlerin basılı yayınlarını takip ettim. Ve yine çok sayıda teknik ve kompozisyon içeren fotoğraf inceledim. O zamanlar içinde bulunduğum kurumsal iş hayatımdan fırsat buldukça da bu öğrendiklerimin ışığı altında istediğim tarzda fotoğrafları çekebilmek için hep ışığın peşinden koştum.

Mehmet Sert röportaj

Kurumsal hayatın iplerinden sıyrılmak size neler kattı?

2017’de kurumsal hayattan ayrıldım. Kurumsal hayattan ayrıldığımdan beri artık belirli kalıplara ve zamanlara uymak zorunda kalmadım. Çalışırken sadece hafta sonları ve izin dönemlerimde fotoğraf çekebiliyordum. Dışarıda zaman hızla akarken ve içinizdeki ses “Keşfedilecek o kadar yer var hadi çekilecek kareler seni bekliyor!” diye sizi sürekli dürterken, dört duvar bir ofis içinde sorumluluğunuzdaki işlerin bitirmek zorunda kalmak benim için gerçekten büyük bir çelişkiydi. Bu kısıtlamaların hepsi hayatımdan kalktığı için şu an kendimi daha özgür, daha mutlu ve daha huzurlu hissediyorum. Ayrıca aileme ve özel hayatıma daha çok vakit ayırabiliyorum. Ve en önemlisi de artık sevdiğim işi rahatlıkla yapabiliyorum.

Son zamanlarda neler yapıyor, hangi projeler üzerine çalışıyorsunuz?

Önümüzdeki iki aylık dönemde kurumsal bir markanın sosyal medya hesabı için fotoğraf çekimleri yapacağım. Yine farklı bir markanın projesi içinde gezelim/görelim tarzı bir proje hazırlıyorum. Bunların dışında önümüzdeki günlerde yine yurt içi ve dışı kişisel olarak hazırladığım seyahat planlarım var.

Bir fotoğrafçının hobileri olur mu? Siz seyahat etmenin ve özel kareler biriktirmenin yanı sıra boş zamanlarınızda neler yapmaktan keyif alıyorsunuz?

Tabii ki olabilir. Aslında fotoğraf dünyasıyla tanışmadan önce ilk tutkum müzikti. Çocukluk yıllarımdan beri Türk Sanat Müziği ile ilgilenmekteyim. Sanırım pek çok kişi bilmiyordur ama ben konservatuvar mezunuyum. İstanbul içi ve dışında birçok kez musiki cemiyetleri ve korolarda solist/korist olarak görev aldım. Bu sebeple fotoğrafla ne kadar çok uğraşsam da, müzik benim hep vazgeçilmez bir tutkum olarak kalacak. Ayrıca yazları ağırlıklı olarak Bodrum Gümüşlük’teyim. Bir scooter’ım var, fırsat buldukça Bodrum ve çevresinde, doğa ile baş başa kalabileceğim yeni yerler keşfetmeyi çok seviyorum. Belki inanmayacaksınız ama halen insan eli değmemiş pek çok koy bulabiliyorum.

Bir fotoğrafçı gözüyle belli bir döneme gitme şansınız olsaydı hangi zamanın fotoğraflarını çekmek isterdiniz?

Böyle bir şansım olsa, doğanın bu kadar tahrip edilmediği, betonlaşmanın az olduğu ülkemizi ve eski İstanbul’u o dönemlerde fotoğraflamak isterdim.

Seyahat etmeyi seven ve bu serüvenlerini fotoğraf kareleri ile pekiştirmek isteyenlere ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?

“Seyahatin önündeki tek engel kapının eşiğidir.” sözünü çok severim. Seyahatlerini fotoğraflamak isteyenlere öncelikle kararlı ve istekli olmalarını, karşılaştıkları zorluklar karşısında yılmamalarını, istediklerini çekene kadar denemeye ve keşfetmeye devam etmelerini öneririm. Seyahate çıkmadan önce gidecekleri yerin öncelikle tarihi ve turistik yerlerini araştırarak ve çekmek istedikleri yerleri belirleyerek hazırlayacakları bir seyahat planı da bence çok işlevsel olacaktır. Benim için daha az kişinin sokaklarda olacağı gün doğumu saatleri ve inanılmaz manzaralar yaratan gün batımı saatleri de çok önemlidir. Bu sebeple ben seyahate çıkmadan önce çekmek istediğim yerleri ışık zamanlarına göre de hesaplayarak planımı hazırlarım. Fotoğraf malzemesi ekipmanlarımı ise çekeceğim fotoğrafa göre yanımda hep hazır ve yedekli bulundururum. Çok istediğim bir yeri çekmek istediğimde sabahtan beri fotoğraf çektiğim için kartlarımın dolması veya makinemin pilinin şarjının bitmesi gibi kötü sürprizleri yaşamak istemem. Ayrıca işi şansa bırakmamak için kötü sürprizlere karşı hazırlıklı olmak kadar seyahate gidince yaşanabilecek güzel sürprizler için de planınızı değiştirmeye hazırlıklı olmak  bence çok önemlidir. Bir fotoğraf gezisi sonrasında istediğiniz fotoğrafları çekme duygusunun verdiği mutluluğu herkesin yaşamasını arzu ederim. Zaten bunu  hissettikten sonra bence gezi planları birbiri ardına gelecektir.

Yepyeni yerlerin keşfine çıkmak, yeni insanlar tanımak size nasıl hissettiriyor?

Yeni insanlar tanımak bu dünyada yalnız değiliz hissini canlı tutuyor. Bence hepimizin birbirimizden öğreneceği çok şey var. Bunu yaşayarak görmek ve öğrenmek güzel bir duygu. Bir yerin ilk kez fotoğrafını çekme duygusu ise tarif edilemez bir haz. Bu hazzı duyduğunuzda zaten devamı geliyor. Bu artık sizde vazgeçilmez bir tutku halini alıyor. Ve ben bu tutkuyu yaşamayı gerçekten çok seviyorum. Yeni bir coğrafya ve kültürleri tanımak ufkumu daha da genişletiyor.

Bugüne kadar gördüğünüz coğrafyalar içerisinde sizi en çok etkileyen yerler neresiydi?

İlk yurt dışı gezim sonbaharda Amsterdam’dı. Bu mevsimde burası gerçekten fotoğrafçılar için harika kareler çekme imkanı sunuyor. Ayrıca Avusturya’da Hallstatt bir fotoğrafçı için dört mevsim fotoğraf çıkarabileceği rüya gibi bir masal kasabası. Yunanistan’da Santorini mavi ve beyazın en çok yakıştığı kireç boyalı evleri, muhteşem gün batımlarına ev sahibi. Ürdün’de Petra dünyanın 7 harikasından, gecesi ayrı gündüzü ayrı büyüleyici güzellikte. Bu yerler benim yurt dışında en çok etkilendiğim lokasyonlar diyebilirim. Ülkemizde ise her sene özellikle bahar ayından itibaren Marmaris ve çevresi beni çok etkiler. En sevdiğim karelerimin pek çoğunu bu bölgede çektim. Ve bu bölgeyi her seferinde gezerken ayrı bir zevk alıyorum.

Bir fotoğrafçının seyahat çantasında olmazsa olmazları nelerdir?

Hareket özgürlüğümü kısıtlayacağı için seyahatlerde çok fazla eşya taşımayı sevmiyorum. Bu sebeple çantamda gerçekten ihtiyacım olabileceğini düşündüğüm fotoğraf ekipmanlarımı ve birkaç kişisel eşyamı bulundururum. Neyi çekmek istediğimi, neye ihtiyacım olduğunu bilerek hareket ederim her zaman. Çünkü daha fazlası size yük olur ve seyahati yorucu olmaktan öteye götürmez. Fotoğraf çekmeyi sevenler için de çantalarını öncelikle çekim tarzlarına uyacak ekipmanlardan oluşturmalarını ve yanlarında mutlaka yedek kart, batarya bulundurmalarını, sonrasında da gerçekten ihtiyaç duyacakları eşyalardan oluşan bir çanta hazırlamalarını öneririm.

Jolly ile bambaşka bir coğrafyaya adım atıyor olsaydınız, burası neresi olurdu?

Ne zamandır fotoğraflamak için seyahat etmeyi düşündüğüm Endonezya ve Peru’ya Jolly ile gitmek güzel olurdu. Umarım herkes gerçekten istediği ve sevdiği işle uğraşarak bu hayatın tadını çıkarır. Ve umarım kaç kişi olduğu önemli değil fotoğraflarım fotoğrafın büyüsüne kapılmak için birilerine ışık olur ve fotoğraflarımla yansıtmaya çalıştığım dünya birilerine yol gösterir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir