Fransa’nın Güney kıyıları olarak bilinen Provence-Alpes-Côte d’Azur’un en güzel limanlarından birisi Marsilya, aynı zamanda Paris’ten sonra Fransa’nın en büyük şehri olarak biliniyor.Paris kadar şık bir şehir edasına sahip olmasa da, şık otel ve restoranlarıyla her daim dalgalanmaya devam ediyor. Marsilya’yı görmek için birçok sebebiniz var diyebilirim. Akdeniz sahil şeridi boyunca 70 km kıvrımına kadar uzanır.Ve Akdeniz’in en büyük ticari limanına sahiptir.Korsikalı göçmenleriyle tanınan,sofralarından deniz ürünleri eksik olmayan,sarı binaların hakimiyetindeki bu eşsiz ve muhteşem kenti sevmemek mümkün değil.
Marsilya 2013 yılında Kültür Başkenti seçilmiş, bugün Fransa’nın en kalabalık şehirlerinden biri haline gelmiş. Eski bir liman olan meşhur Vieux Port şehrin en merkezi ve en sosyal yerlerinden birisi. Öğle vakitleri Marsilya’nın telaşlı saatleri gözüme çarpıyor. Bu saatlerde hava güneşli, bakıyoruz restoranların önünde neredeyse oturacak yer yok. Kent sakinleri için genellikle 12’den 2 ‘ye kadar önemliymiş çünkü o saatlerde çalışmıyorlar ve tatil yapıyorlar.
Bu şehri tanımaya ve gezmeye geldiyseniz, ilk nereden başlayayım diye düşünüyorsanız en eski ve otantik bir ilçe olan Le Panier başlamanızı önerebilirim. Liman üzerindeki yukarıya doğru çıkan dik ve yokuş caddeler Marsilya’nın eski bölgelerinden .Bu semtteki sokaklar ve merdivenlerin tarihi antik Yunan’a kadar dayanıyormuş. Bazı yerlerde, eski evlerin ve duvarların üzerine yenileri inşa edilmiş. Panier semti hala eski cazibesinden bir şey kaybettiğini düşünmüyorum. Bu bölge Panier, Marsilya şehrinin tarihi merkezi ve ilk yerleşimlerinin bulunduğu bir semt. Eski sepet anlamına gelen Le Panier, Marsilya’nın en eski semtlerinden birisi. Bölgesinin tarihi M.Ö 600 senelere kadar dayanıyor. Marsilya’nın Panier bölgesi buram buram tarih kokuyor. Kuzeyinden, eski limandan yukarı doğru çıkmaya başladığınızda, dar sokaklarını, yıkılmaya marak kalmış evlerini ve dik arnavut kaldırımlı sokaklarını görebilirsiniz. Dar sokakları, her zaman kentin en eski yerleşim birimlerinden birisi olduğunu unutmayın.
Le Panier, bölgesine göç eden ilk Yunanlılar olmuş daha sonra, İtalyalar ve Korsikalar buraya yerleşmişler. Onları Madagaskar, Güney Amerikalılar ve Kuzey Afrika’dan Vietnam’a kadar pek çok göçmenin evi olmuş. Halen Korsikalı göçmenler burada yaşamaktadırlar. Son yıllarda kültürel çalışmalara önem verildiğinden turizm açısından çok popüler bir yer haline geldi. Panier’in gelişmesi 16.17. ve 18 yüzyıllara dayanıyor. O dönemde liman kenti olan Marsilya’ya zengin tüccarlar iş yapmak için gelmişler ve Panier’in gelişmesine katkıda bulunmuşlar. Le Panier, bölgesine yarım gününüzü ayırarak keşfedebilirsiniz. El sanatları ve yerel tasarımcı dükkanlarından keyifli alışverişler yapabilirsiniz. Panier üst kısmında bulunan, Place des Moulins bölgesini de görmenizi öneririm. 16.yüzyıldan beri var olan bu eski sokak, yel değirmenleri ile ün salmış. Bu değirmenlerin beş tanesinin o dönemlerde sıkça kullanıldığını gösteriyor. Bugün halen meydanlarından üç tanesini görülebiliyor. Mavi, sarı, krem, lavanta tonlarındaki renkli evleri dikkatinizi çekebilir
Limanın kuzeyinde birçok göçmene ev sahipliği yapıyor Marsilya.Noailles bölgesinde pazar buranın önemli pazarlarından birisi.Noailles’deki göçmenler kısmen 18. 19’uncu yüzyıllarda inşa edilmiş bu eski renkli ve harap evlerde yaşamlarını sürdürüyorlarmış. Pazar stantları çoğunlukla kuzey Afrika’nın Mağrip bölgesinden gelen göçmenler işletiyormuş.
Lavanta tarlalarıyla çevrili Marsilya’ da eski ve yeni iç içe yaşıyor sanki. Hangi tepesinden baksanız dağlarla çevrili muazzam bir liman manzarasıyla karşılaşıyorsunuz. Marsilya, tarih ve kültür karışımı bir gezi için ideal bir şehir.
Başınızı döndüren lavanta kokusu… Maviye çalan mor rengin melankoliden kendimize gelip, kokusu burnumuza her çalındığında huzur ve dinginlikle karışık bir mutluluk hissi uyandıran, çekmecelerdeki baharın esintisi, temiz çarşafların nostaljisi.Yüzyıllardır baharatlar dünyasında favoriler arasında gösterilen lavantanın bilinirliği, hemen hemen insanlık tarihi kadar eski. Kayıtlar, lavantanın 2500 yıldan fazla bir zamandır bitki ve baharat olarak kullanıldığını gösteriyor. Özellikle Marsilya’nın Provence bölgesinde gelişmiş olan lavantaları dünya en meşhur olanlarından. Her sene Mayıs-Temmuz ayları arasında sadece lavanta bahçelerini gezmek için turlar düzenleniyor. Bende görmeyi çok arzu etmeme rağmen zamanı geçtiği için görme şansım olmadı. Sadece lavanta kokulu sabunlarıyla yetinebildim. Hepsi birbirinden güzel kokusu, sizi sizden alıp götüren o güzel sabunları liman bölgesinde kurulmuş pazarlarda her çeşit sabun bulmanız mümkün. Meşhur sabun markası Savon de Lavande mağazası da liman bölgesinde bulunuyor oradan da alışveriş yapmanız mümkün. Ben sabunları oradan aldım, hem daha büyük sabunlar bulabiliyorsunuz hem de hediye almak isterseniz çok güzel hediye paketi de yapabiliyorlar.
Marsilya’nın Provence bölgesinden gelen bu şahane kokulu lavantaları,limanda kurulan pazarlardan alabilirsiniz.Fiyatları 10-15 euro arasında değişebiliyor.Çok uzunca bir süre evinizde saklayabiliyorsunuz, hatta bir vazoya koyup dekoratif olarak bile kullanabilirsiniz. Harika kokuyorlar. Marsilya lavantalarının bir farkı, diğer lavantalara göre biraz daha mor olması ve kokularının daha baskın olması bu üne kavuşturmuş bence.
Marsilya’nın mutfağı... Marsilya’ya gelip de ne yenir derseniz, eğer deniz ürünlerinde seviyorsanız burası tam sizin cennetiniz olabilir. Marsilya liman kenti olmasından dolayı emin olun sizi asla hayal kırıklığına uğratmayacaktır. Özellikle Vieux Port çevresinde bulunan restoranlarda uygun fiyatlara Marsilya’nın güzel ve lezzetli deniz ürünlerini tadabilirsiniz. Özellikle gitmişken Bouilabaisse yani bir tür balık çorbası içerisinde patates ve çeşitli balıkların pişirilmesiyle yapılan, ekmek ve acı sosla servis edilen bir tür balık çorbası denemeden dönmeyin derim, gerçekten çok lezzetli. Fiyatları 12 euro civarlarında, restorantına göre değişebiliyor. Ben balık çorbası sevmiyorum diyenler var ise ; bunlardan birisini seçebilir.
La Bouillabaisse: Patates ve çeşitli balıkların pişirilmesiyle yapılan, ekmek ve acı sosla servis edilen bir tür balık çorbası. Aïoli: Sarımsak, limon, zeytinyağı ve yumurtadan yapılan bu sos genellikle fırında pişmiş balığın yanında servis ediliyor .Fougasse: Tipik, kalın kabuklu güney Fransa ekmeği. Tapenade: Kapari, ezilmiş zeytin ve zeytin yağından yapılan, yemeklerin öncesinde ekmekle servis edilen bir tür meze.
Basilique Notre Dame de la Garde kilisesi buranın en eski kiliselerinden birisi. Yapımı 1864’te tamamlanmış ve şehrin ana kilisesi, hemde Marsilya limanını buradan başka bu kadar güzel kuş bakışı görebileceğiniz başka bir yer yok bence.
Eğer yazın Marsilya’ya gidecekseniz, yüzmek istiyorsanız Calanques’larda yüzmenizi mutlaka öneririm. Marsilya’nın 9. Bölgesindeki Calanques’lara sadece botlarla gidebilirsiniz. Kayalıkların arasında saklı saklı kalmış bu doğa harikası, koylara birkaç saat ayırmalısınız. Calanques‘larda yüzmeye karar verirseniz yanınızda şnorkel’lerinizi almaya ihmal etmeyin. Çünkü sizi Calanques’larda muhteşem balıklar karşılayacaklar. Onları yakından görmek ve beraber birlikte yüzmek isterseniz şnorkel’lerinizi yanınıza alın derim. Ben bu konuda tecrübesiz olanlardanım, genellikle turistler balıkları görmek için dalmayı tercih ediyorlarmış. Siz siz olun bu hatayı yapmayın derim.
Marsilya’ya geldiğinizde neredeler de kalabilir, ne yenir, nerelerden alışveriş yapabilirim derseniz, birkaç yer önerebilirim:
Oteller:
Au Vieux Panier 13 Rue du Panier: auvieuxpanier.com
Hotel La Residence du Vieux Port 18 Quai du Port: hotel-residence-marseille.com
InterContinental Marsilya-Hôtel Dieu 1 Yeri Daviel: intercontinental.com .
Mama Shelter Marsilya 64 Rue de la Loubière; mamashelter.com .
Yemek :
Miramar :Marsilya’nın özellikle balık çorbası olarak bilinen bouillabaisse konusunda en iyi restoranlarından biri Miramar. Öncesinde bakır sahanlarda gelen pestolu kalamarı, ardından da tatlı niyetine macaron sipariş etmeyi unutmayın. 12 Quai du Port Tel: 04 91 91 10 40
Chez Fonfon :Tam bir Akdeniz lokantası olan Chez Fonfon’da yöreye özgü balık çorbası bouillabaisse, kilde yapılma balık, maydanoz ve zeytinyağıyla pişmiş mürekkep balığı ve elbette istridye yiyebilirsiniz. 140 Rue du Vallon des AuffesTel: 04 91 52 14 38
Four des Navettes :Güney Fransa’nın bir diğer alamet-i farikası portakallı ince uzun bisküviler olarak da bilinen navettes. Kutu kutu, hediye niyetine de almak isterseniz tek adres Four des Navettes. 136 Rue Sainte Tel: 04 91 33 32 12
Péron:Misket limonlu havyar, kırmızı ton sashimi, midyeli risotto, Saint-Jacques’lı carpaccio, kumkuat marmelatlı kaz ciğeri gibi rafine lezzetler bulacağınız Péron, Akdeniz’e tepeden bakan konumuyla da cennetteymişsiniz duygusu yaratıyor.56 Corniche du Président John F Kennedy Tel: 04 91 52 15 22
Pizzaria Étienne:Marsilya’nın en eski restoranlarından biri sayılan Étienne’in eşsiz pizzasına ek olarak pirzola; maydanoz ve sarımsakla pişirilen mürekkepbalığı da leziz. 43 rue de Lorette
La Passarelle Organik ürünlerden yaptıkları yemeklerle ünlü bir restoran burası. Özellikle yaz aylarında bahçesindeki masalarına kurulup taze keçi peyniri, chorizo, gambas gibi şarküteri ürünleri ve denizden yeni avlanmış kalamarlarını tatmanızı tavsiye ederiz. 52 Rue Plan FourmiguierTel: 04 91 33 03 27
Au Vieux Clocher: Öğle saatlerinde nerede yemek yesek diye soruşturmalarımız sırasında, pek çok yerli bu İtalyan klasiğinin adresini verdi. Fırınlanmış camamber peyniri salatası; domates ve parmesanla odun fırınında yapılmış pizzanın yanında gazlı roze şarap spesiyalleri arasında. 12 Places des Augustines Tel: 04 91 90 84 39
L’Epuisette:Guillaume Sourrieu yönetimindeki mutfağın menüsünde mantar ve kuşkonmazla tatlandırılmış kaz ciğeri; hardalla servis edilen tuna tartar; tahinli ıstakoz; havuçla süslenmiş tavşan gibi spesiyaller var. Vallon des Auffes Tel: 04 91 52 17 82
Le Petit Nice Passedat: Burası tam bir balık ve aile restoranı. Siyah-beyaz karabiberle tatlandırılmış yengeç, Nia Teyze usulü çupra, ateşte uzun süre pişirilerek servis edilen ahtapotun lezzetli olmasının nedeni de her tabağın özenle hazırlanmış olması.Tel: 04 91 59 25
Alycone 1 Yeri Daviel;
Chez Étienne 43 Rue de Louette
Sardalya à la Boîte 7 Blvd. de la Libération;
Malthazar 19 Rue Fortia;
Alışveriş:
Marsilya’nın en güzel dükkanlarının, aynı zamanda kahvelerin ve şarap barlarının da sıralandığı meşhur Rue Paradis (Cennet Sokağı) ve Cours Lieutaud arasındaki paralellerde. Merkezi çok büyük olmadığı için dilediğiniz gibi kaybolmanız olası. Ancak madem buradasınız, bir bakmadan gitmek olmaz diyorsanız birkaç öneri……
Au Savon de Marseille: Marsilya lavanta ve sabun cenneti. Yeşil limonlusundan, üzümlüsüne, greyfurtludan vanilya özlüsüne kadar sayısız çeşidi ve şekli olan sabunları alabileceğiniz bu dükkanda ayrıca tematik hediye paketleri de mevcut. 106 Quai du Port Tel: 04 91 90 12 73
Quai des Belges: Aynı zamanda ada vapurlarının da kalkış noktası olan Quai des Belges’de her gün, 12’ye kadar balık, sebze, peynir, şarap satan bir pazar kuruluyor. Pazar günleri ikinci el bit pazarına da dönüşüyor ortam. Eğer bir tanesi yetmezse Salı-Perşembe-Cumartesi günü La Plaine’de kurulan diğer pazar alanına da göz atabilirsiniz.
Cours Julien: Çarşamba ve Cumartesi günleri çiçek, Cumartesi kitap, Pazar günleriyse antika satılan bu meydan haftanın her günü canlı.
Galeries La Fayette Fransız markalarını bir arada görmek, vakit kaybetmeden alışveriş yapmak isterseniz Paris’teki La Fayette’in Marsilya şubesine uğramanızı öneririm.40 Rue Saint-Ferréol Tel: 04 96 11 35 00
Görülecek Yerler:
Cité Radieuse : Le Corbusier’nin 1952’de tasarımlarını yaptığı, bir tür ucuz, bahçeli ortak yaşam alanı sayılan Cité Radieuse özellikle mimariyle ilgilenenlerin müze gibi gezmesi gereken bir yer. 280 Boulevard Michelet
Le Musée Cantini: Kübist, Fauvist ve Sürrealist dönemin temsilcilerinden Othon-Friesz, Derain, Matisse, Camoin, Dufy, Matta, Ernst, Masson, Picasso, Giacometti, Ba00adcon, Dubuffet, işleri bu müzede görülebilir. 19 Rue Grignan
Le Musée d’Art Contemporain: Siz de 1960’ların idolleri Absalon, Chris Burden, Daniel Buren, William S.Burroughs, Jimmie Durham, Carsten Höller, Jenny Holzer, Annette Messager, Gabriel Orozco hayranlarındansanız modern sanatlar müzesine en azından yarım gününüzü ayırmalısınız. 69, Avenue d’Haifa
Le Musée d’Histoire Naturelle de Marseille:Zoolojik, paleantolojik ve botanik olarak Fransa’nın güneyini anlatan tarihi bir gezi yapmak isterseniz Doğal tarih müzesinde ihya olacaksınız.1 Boulevard Philippon
Prado :Genellikle Marsilya’da yaşayanlar, denize girmek için bizim adalar usulü vapurlara atlayıp sayfiye yerlerine gidiyorlar. Sizin buna vaktiniz olmazsa, 8ème arrondissement (8. Bölge) civarındaki Prado plajlarında havluları yere serip serinlemek; kumsal ortamlarına katılmak, hatta sörf dersleri alıp, su sporları öğrenmek de mümkün.
Château d’If: Alexander Dumas’nın Monte Cristo Kontu romanında adı geçen, eskiden mahkumların cezasını çekmesi için gönderildiği kale Château d’If, şimdilerde turistik eğlence.
Calanques:Marsilya’nın 9. Bölgesindeki Calanques’lara sadece botla gidilebiliyor. Vahşi doğa harikası olarak geçen bu kaya oluşumlarına birkaç saat ayırmalısınız.
Plongee Phoceenne Formation :Dalış meraklılarının Marsilya adresi burası. Özellikle yaz aylarında Akdeniz’in pek çok yerinden gelen yüzücülerle dolu oluyor. http://www.plongeephoceenne.com/Accueil.html
Basilique Notre Dame de la Garde:1864’te yapılmış şehrin ana kilisesi hem Marsilya limanlarına kuş bakışı bakmanızı sağlayacak, hem de bir şehrin nasıl korunmakta olduğu hakkında bilgi verecek.Rue Fort du Sanctuaire
Çok yararlı ve güzel bir yazı olmuş.
Çok teşekkür ederim…