Kadın Başımıza Yollardayız…

Çocukluğumda en sevdiğim şeylerden biri haritayı önüme alıp oradan oraya geçerek gezdiğimi hayal etmekti. Yıllar geçti ve ben hayallerimi gerçekleştirme şansı buldum. Önceleri işim gereği, sonrasında da bu en büyük tutkumu iş haline getirerek 30 ülke ve 150’den fazla şehir gezdim. Fotoğraf çekmeyi öğrendim, bazen fotoğraf için gezdim. Çok şanslıydım. En uzaklara gittim, en yapılamaz denileni yaptım. Peki bunları nasıl mı yaptım? Kadın başıma!

Seyahat etmeye ne zaman başladım tam olarak hatırlayamıyorum. Çünkü fırsatını bulduğum her anda yeni bir yer görme imkanı yarattım kendime. Bazen kısa geziler, bazen de bana göre dünyanın ucuna bir başına yolculuk!

Kosta Rika'da Şelalelerde
Kosta Rika’da şelalelerde

Başlangıçta ailem çok endişelenirdi.Bi başına naparsın oralarda? diye. Sonra neler yapabildiğimi gördükçe onlar da alışmaya başladı. Tek başıma 2 kere Hindistan’a gittim. Hindistan’a ilk gidişimde, gece üçte havaalanından çıktığımda, etraftaki garip ve ağır koku, üstüne üstüne gelen dilenciler, korsan taksiciler adeta bir korku filminden sahne gibiydi. Taksiye bindiğimde, o karanlık ve yıkık dökük sokaklardan geçerken tek düşündüğüm ‘ ya bu adam beni kaçırıyorsa?’ idi. İlerleyen günlerde, o insanları tanıdıkça, kulağımızda yıllarca yankılanan hikayeler sonucu böyle düşündüğümü ve bunun bir ön yargı olduğunu anladım.

Kanada’ya Kızılderililerle bir belgesel çekmek için gittiğimde belki de en zorlu maceramı yaşayacaktım. Araba kiralayarak, Vancouver’dan Lilliooet’e, oradan da daha kuzeye gidip, arabanın içinde yatarak, dünyanın dört bir yanından gelmiş insanlarla birlikte kaldım. Tek başına , bilmediğin yollarda günlerce araba kullanmak kulağa belki ürkütücü gelebilir ama hayatımın en güzel deneyimlerinden biriydi. Unutulmaz günler yaşadım, dünyanın en güzel insanlarıyla tanıştım ve üstelik bunları bir belgesele dönüştürme şansım oldu.

Kanada'da 'Unutulmuş Bilgelik' belgeselimi çekerken
Kanada’da ‘Unutulmuş Bilgelik’ belgeselimi çekerken

‘Dünya benim evim!’ deyip, kendimi yollara attıkça , gördüklerime, yaşadıklarıma hep yenileri eklendi. Bir kısmında yalnız olduğum yolculuklarımın bir kısmında da benim gibi gezginlerle beraberdim. Ama hepsi kadındı! Ekürim Oya ile pek çok yol yaptık, pek çok macera yaşadık. İş için gittiğim Napoli’de arabamız çalındı. Bütün bir günü polis ile Avis arasından git-gel ile geçirdik. Sonuçta araba ve içindeki ürünler gitti ama bizim yeni yerler görme isteğimizden bir şey eksilmedi.

Nepal’e dört kadın gittik. En sevdiğim rotalardan biriydi. Holy festivali de işin içine girince çok eğlendik. Pokhara’dan dönerken aşırı yağıştan dolayı ana yol kapanınca, yan yoldan gitmek zorunda kaldık. Bir-iki  saatlik yol altı saatte bitti. Bir minibüste, karanlık ve ıssız köylerden geçerken, sol tarafımız tamamen uçurumdu. Korkmamak için tüm yol boyunca şarkı söyledik. Yine de çok eğlendik.

Geri dönüp tüm bu yolculuklara baktığımda, kadın olarak seyahat ettiğinde, üstelik de yalnız isen korkman gerekiyormuş gibi bir duygu yükleniyor. Ama öyle değil. Seyahat etmek, yeni yerleri ve kültürleri tanımak çok büyük bir şans. Her yolculuk hayata katılan başka bir anlam, eşsiz bir deneyim. Belki gerçekten şanslı olduğum için, kadın olarak seyahat etmek bana hiçbir zaman dezavantaj olmadı. Hatta daha çok yardım edildiği için belki de avantaj oldu.

Kosta Rika, Naranjo Nehrinde rafting yaparken
Kosta Rika, Naranjo Nehrinde rafting yaparken

Ben bir kadın gezgin olarak  farklılık hissetmesem de, gittiğim gördüğüm yerlerdeki kadınlar beni etkiledi. Nepal ve Hindistan’ın süslü kadınları, Anadolu’muzun mahcup kadınları, Avrupa’nın özgür ama yalnız kadınları, Arabistan’ın kara çarşafların ardına gizlenmiş kadınları, Rio’da samba yapan kadınlar, Kosta Rika’da kahve toplayan kadınlar, İsrail’in savaşçı kadınları… Her birinin yüzündeki çizgiler farklı anılarla keskinleşmiş. Törelerin, adetlerin, kültürün gerektirdiği gibi giyinmiş ve davranmış olsa da derinlerde bir yerde sevindiğimiz, üzüldüğümüz şeyler aynı. Kadın her yerde kadın.

Kenya'da Masai Kabilesi ile
Kenya’da Masai Kabilesi ile

Keşfedilecek daha çok yol var. Görülecek, gezilecek yerler, tadılacak yeni lezzetler, tanışılacak yeni kültürler bizleri bekliyor. Kadın olduğumuz için korkmak ve geri çekilmek yerine, haydi kadın başımıza düşelim yollara! 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, dünyada gülen, ağlayan, fakir, zengin, genç, yaşlı, evli, bekar tüm kadınlara kutlu olsun.

Çocukken evde dedemden kalan kare format bir makinam vardı. Ne olduğunu, nasıl çekeceğimi hiç anlamama rağmen elimden hiç düşürmezdim onu. En sevdiğim şeydi onunla oynamak. Aradan yıllar geçti, yolum beni tekstil dünyasına yönlendirdi. Yıllarca süren tasarım ve yöneticilikle geçen iş hayatım sırasında çok seyahatlerim oldu ve bu seyahatlerim süresince makinam elimden hiç düşmedi. Sonunda baktım ki fotoğraf dünyam olmuş. Dünya ise evim! Yaşanılmış olan her şeyin bir anlam ifade edebilmesi için, saklanması, paylaşılması ve gelecek kuşaklara aktarılması gerektiğine inandığım için, fotoğraflarımı, anılarımı ve hayallerimi www.morvaliz.com adlı blogumda paylaşıyorum.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir