“Havalar böyle parçalı bulutlu gidiyor oh ne rahatız” diye sevinmeyin, İstanbul ‘un havası delidir. Bir anda sıcak bastırır hepimiz nerede serinlesek, ne yapsak diye kaçacak delik ararız. İşte bu sıcak günler için harika bir önerim var.
Sabahtan arabaya atlıyorsunuz yaklaşık 40 dakikalık bir yolculuktan sonra (yolun sonları orman havasını içine çekeceğiniz keyifli bir yolculuk) Karadeniz’e bakan, koyun tek hakimi bu mekâna geliyorsunuz.
Havlunuzu, şapkanızı, güneş yağınızı, kitabınızı, gazetenizi koyduğunuz çantanızla kuma mı yerleşsem, çimene mi diye bakıyorsunuz. Biz yeşil aşığı olarak çimen bölgesini tercih edip oraya yerleşiyoruz.
Keyifle etrafı (malum hafta sonu ortam kalabalık tabii) seyredip Karadeniz’in tatlı rüzgârı sayesinde bunalmıyorsunuz. Biraz kitap okuduktan sonra denize büyük bir cesaretle ilerliyorsunuz. Deniz temiz, isterseniz hemen orada, isterseniz denizin ortasına yaptıkları sala gidip serinleyebilirsiniz (denizdeki sala halat sistemiyle kurdukları düzenekle gidip gelebilirsiniz). Biz sala gidip oradan denize girmeyi tercih ediyoruz.
Bütün bu deniz, sal, kurulanma, kuş seslerini dinleme, etrafa tekrar göz atma fasıllarından sonra kurt gibi acıkacağınız için balık restoranına doğru koşar adım gidiyorsunuz. Valla biz öyle yaptık. :)
Deniz kenarında püfür püfür bir masaya yerleştikten sonra masanızı istediğiniz meze ve balıkla donatabilirsiniz. Biz önce yoğurtlu patlıcan, (yoğurdu köy yoğurduydu ve tadı enfesti) arkasından levrek marin (sosunun kıvamı çok iyiydi), salata (idare eder) ve lakerda (alıştığım tarzda değil de turşu olarak geldi ama fena değildi) aldık. Ara sıcak olarak güveçte ahtapot (tazeliği ve tadı iyiydi) ısmarladık. Ana yemek olarak ise deniz levreği (tam kıvamında pişmiş ve lezzetliydi) söyledik. Üstüne de mevsim meyveleri, çay ve Türk kahvesi aldık. Çok beğendik.
Çok ilgili olan garsonlardan öğrendiğimiz kadarıyla açık büfe kahvaltısı da çok meşhurmuş. Ayrıca vakit bulup hafta arası gelebilirsek ortalık daha sakin olurmuş. Kışları da (iç mekânları da oldukça büyük ve güzel) şömine başı sohbete ve yemeğe çok insan geliyormuş.
Bu güzel yemekten sonra çimlerdeki yerinize dönüp kitabınıza, gazetenize dalabilirsiniz. Veya isterseniz çevrede küçük bir yürüyüşe çıkabilirsiniz. Eee artık ben size daha ne yapayım. Gelin görün, güneşlenin, yiyin, eğlenin, hayatın tadını çıkarın…
Mekan: 4.5
Hizmet: 3.5
Lezzet: 4.0
Sağlıcakla,