Güller ve Göller Yöresini Keşfediyoruz

Türkiye’nin en güzel göllerini görmeye ve Isparta’nın mis gibi güllerini koklamaya var mısınız? O halde bu eşsiz ve benzersiz Güller ve Göller turuna bayılacaksınız. Bu gezimizde hem doğanın akıl almaz görüntüsüyle büyülenecek hem de Anadolu’nun güzel insanları ve kültürüyle haşır neşir olma imkanı bulacaksınız.

Gelin bu güzel Güller ve Göller gezimizin programına bir göz atalım:

1. GÜN (Perşembe)

Güller ve Göller gezimiz perşembe gece başlayacak yolculuğumuzu Jolly Tur’un rahat ve konforlu otobüsleriyle yapacağız. Otobüsümüzü şu noktalardan dahil olabilirsiniz:

21.00 Merter Metro İstasyonu yanı (İSPARK otoparkı)
22.00 Beşiktaş Yıldız Camii Önü
23.00 Kadıköy Evlendirme Dairesi Otoparkı
23.20 Kartal Yemek Center
23.30 Çayır ova McDonald’s Önü
00.15 İzmit Asya otel karşısı
04.30 Ankara Söğüt özü Armada karşısı (Söğüt özü Ulusoy Tesisleri) önünden hareketle Ankara’dan biniş yapan misafirlerimiz dönüşte Afyon’da inmek durumundadırlar.

2. GÜN (Cuma) 

İzmit ve Ankara üzerinden yapacağımız gece yolculuğunun ardından sabahın ilk ışıklarıyla Konya‘ya varacağız. Bir dönem Selçuklu imparatorluğuna başkentlik yapmış bu şehirde ilk durağımız Alaattin Tepesi olacak. Zamanında Alaaddin Keykubat’ın halktan vergi niyetine para almak yerine toprak alarak bu tepeyi oluşturduğu söylenir. Çinileriyle sizi büyüleyecek Mevlana ve Şems-i Tebrizi’nin ders verdikleri Karatay Medresesi‘ni gezeceğiz.

Gezimize Mevlana Türbesi’nin tam karşısında bulunan Üçler Türbesi‘ne geçeceğiz. Bu türbe zamanında Müslümanlığı Anadolu’da yaymaya çalışan üç erenin mezarından oluşmaktadır.

Sonra hemen karşısındaki Mevlana Müzesi‘ne geçiyoruz. Dünyanın dört bir yanından pek çok insanın ziyaret ettiği bu türbe 1926’dan beri ziyaretçilere ev sahipliği yapıyor. Selçuklu mimarisinin en güzel örneği olan bu türbeyi karış karış gezeceğiz. Türbeye girişte eğer mevsimiyse muhteşem bir gül bahçesi karşılayacak sizi. Mis gibi gül kokularıyla türbeye girmeden hûşû dolu bir havaya gireceksiniz.

Mevlana Türbesi’nde adım adım Derviş türbelerini, Tilavet ve okuma odalarını göreceğiz. Huzur-ı Pîr denilen bölümde ise Mevlana’nın ve ailesinin naaşlarını görüp dualarımızı edeceğiz. Ardından Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırılmış olan Semâ alanıyla mescid kısmını gezeceğiz. Bu alanda eski müzik aletlerini ve yazma eserleri göreceğiz.

Yüreğimizde Mevlana’nın aşkı ve huzurla türbeden ayrılıp gezimize Konya lezzetleriyle devam edeceğiz. Dilerseniz Konya’nın meşhur bamya çorbasını, etli ekmeğini, tiritini, fırın kebabını ya da bıçak arasını tadabilirsiniz.

Konya lezzetlerini de deneyimlemenin ardından huzur şehri Konya’dan ayrılarak Türkiye’nin en büyük tatlı su göllerinden Beyşehir  ilçesi ve Gölü‘ne doğru hareket edeceğiz. Bu güzel ilçede ilk durağımız ahşap direkli ilk camilerden olan Eşrefoğlu Camii olacak. Hala orijinalliğini koruyan bu caminin çinilerle kaplı görkemli mihrabıyla mest olacaksınız. Ardından ikinci durağımız Taş Medrese olarak bilinen Beyşehir hâkimi İsmail Ağa tarafından yaptırılmış medrese olacak.

Bu güzel ilçeden muhteşem Beyşehir Gölü manzarasına şahit olarak ayrılacağız. Rotamızı Antik dönemde Psidia bölgesinin başkenti olmuş Antiocheia kenti yani bugünkü Isparta’nın Yalvaç ilçesine çevireceğiz. İlk durağımız da Türkiye’nin önemli antik kentlerinden  Psidia Antiocheia şehri olacak. Rehberimizin şahane anlatımı eşliğinde gezerken antik kentte göreceğimiz kalıntılar arasında Augustus Tapınağı, Tiberius Alanı, Roma Hamamı, Tiyatro, Stadium, Nympheum ve su kemerleri bulunuyor.

Yalvaç ilçesindeki gezimize Hıristiyanlık ve dinler tarihi açısından büyük önemi bulunan St. Paul Kilisesi‘ni ziyaretle devam edeceğiz. Bu kilisenin ünü Hz. İsa’nın havarilerinden Aziz Pavlus ile Aziz Barbanas’ın ilk vaaz verdiği yer olması sebebiyledir.

Gezimize Yalvaç merkezdeki eski toprakların tarihine ışık tutan Yalvaç Müzesi‘ni gezerek devam edeceğiz. Güne ilçenin 800 yıllık çınar ağacının altında çaylarımızı yudumlayıp yorgunluk atarak son vereceğiz. Bu kültür-tarih dolu ilçeden ayrılıp Eğridir Gölü ve manzarasını görerek Eğridir merkezde bulunan otelimize gideceğiz. Odalarımıza yerleşip kısacık bir dinlenmenin ardından lobide grubumuzla buluşup Eğridir Gölü kenarında menümüzde levrek-sazan gibi göl balıklarının bulunduğu akşam yemeğimizi yiyeceğiz.

3.GÜN (Cumartesi) 

Sabah grubumuzla otelimizde güzel bir kahvaltı yaptıktan sonra güne harika bir görüntüyle devam etmek için  Akpınar seyir terasına çıkacağız. Bu eşsiz manzara eşliğinde çaylarımızı içip fotoğraflarımızı çektikten sonra Selçukluların bir sayfiye merkezi olarak kullandıkları bu yüzden ismini “Cennetabad” olarak ifade ettikleri, Türkiye’nin 4. büyük gölüne ev sahipliği yapan Eğridir‘e tekrar döneceğiz.

Göl manzarasıyla ruhumuz büyülenirken İç Kale‘ye ulaşacağız. Sonrasında ise aslında iki farklı ada olan, suların çekilmesiyle anakaraya bağlanmış taş temelli ahşap evleriyle ünlü Yeşilada‘ya diğer adıyla da Nis‘e ulaşacağız. Ardından da cumhuriyetin ilk yıllarında Atatürk’e hediye edilmiş ve günümüzde Ada Park olarak kullanılan Can Ada‘yı göreceğiz. Ayrıca kemer üzerindeki minaresiyle dünyada tek olduğunu düşünülen Hızırbey Camii‘ni ziyaret edeceğiz.

Eğridir Gölü manzarası ve eşsiz doğası eşliğinde çaylarımızı yudumladıktan sonra Kırıntı üzerinden bir milli park olan kızılçam, karaçam, saplı-sapsız-saçlı meşeler, pırnal meşesi, kokar ağaç ve ardıç gibi ağaç türleri ile akçakesme, boyacı sumağı, alıç, dağ muşmulası, böğürtlen, yabani gül, defne, kördiken gibi sayısız endemik bitki topluluklarına sahip ve muhteşem göl manzarası veren Kovada Gölü‘ne ulaşacağız. Burada kısa bir fotoğraf molasının ardından Sütçüler istikametinde ilerleyip Yazılı Kanyon‘a ulaşacağız.

Yazılı Kanyon yolu Roma döneminde Antalya-Perge‘den başlayıp Yalvaç‘a kadar uzanan ve zamanında St. Pavlus‘un da kullanmış olduğu bir yoldur. Bu yol muhteşem bir fauna ve floraya sahiptir. Bu eşsiz doğayla iç içe Göksu kenarında güzel bir yürüyüş yapıp o tertemiz havayı ciğerlerimize çekme imkanı bulacağız.

Bu keyifli yürüyüşün ardından Toros Dağlarını geride bırakıp Isparta-Antalya yoluna çıkarak güllerin diyarı Isparta‘ya ulaşacağız. Isparta şehir merkezindeki otelimize yerleşip kısa bir dinlenmenin ardından akşam yemeği için grubumuzla otelin lobisinde buluşacağız. Isparta’nın eşsiz lezzetlerini tatmak için restoranımıza gidiceğiz ve günü güzel bir akşam yemeğiyle sonlandıracağız.

4.GÜN (Pazar)

Sabah otelimizde yapacağımız güzel bir kahvaltının ardından Güller ve Göller gezimize Isparta’nın simgesi olan Gül Anıtını göreceğiz. Sonrasında Mimar Sinan‘ın ölümsüz eserlerinden biri olan ve Firdevs Paşa adına yaptırılmış Isparta’nın en eski camilerinden Firdevs Paşa Camii‘ni ziyaret edeceğiz. Rehberimizin de güzel anlatımıyla camiyi en ince ayrıntısına dek gezeceğiz.

Isparta gezimize şehrin en eski çarşılarından olan Bedesten Çarşısını ziyaret ederek devam edeceğiz. Çarşıdan bin bir çeşit Gül yağı, kolanyası ve kremi satın almadan edemeyeceksiniz. Burada uzun bir serbest zamanımız olacak. Alışveriş dışında mutlaka Isparta mutfağının güzel yemeklerini de denemenizi tavsiye ederiz.

Isparta’daki keyifli gezimiz sonrasında güllerin şehrinden ayrılarak Antalya yolu üzerindeki Burdur‘un ilçesi Ağlasun‘a uğrayacağız. Batı Torosların eteklerine kurulmuş 1700 metre rakımlı  Anadolu’nun en yüksek antik şehirlerinden biri olan Sagalassos Antik kentini gezmeye başlayacağız. Bu antik şehirde göreceğimiz yerler arasında Dünya’nın en yüksek 9000 bin kişilik tiyatrosu, kişiye özel antik bir kütüphane, geç Helenistik çeşme binası, kahramanlık abidesi Heron, genel kullanımına yönelik Antoninler Çeşmesi, üstü kapalı çarşı Macellum, Hamam binaları gibi sayısız tarihi eser olacak. Büyük İskender’in de yaşadığı bu şehirde çok güzel fotoğraf kareleri yakalayacaksınız.

 Yolumuza Toroslar’dan aşağı inerek Akdeniz ve Antalya ile devam edeceğiz. Antalya üzerinden İstanbul’a doğru dönüş yolculuğumuz başlayacak. İstanbul’a varışımızla bu güzel Güller ve Göller turumuz son bulacak.

 Jolly Tur ile Göller ve Güller turu için tıklayınız.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir