Fındığın ve Yaylaların Başkenti Giresun

Giresun

Kirazın anavatanı Fındığın başkenti yaylaların efendisi

İnsan ömrünün en uzun olduğu şehir 

Eski çağlarda Kerasus ismiyle bilinen ve turizm bakımından yıpratılmamış ve aslında turizmin markalarına karşı son yıllarda atağa geçmiş bir şehirdir. Doğu Karadeniz’de üzerinde yaşam olmuş tek adaya sahip. Valiliğin büyük gayretleriyle tekne turları da yapılabiliyor. Karabatak ve martıların doğal yaşam alanı olan Giresun adası hava şartlarının müsaitliğine bağlı olarak gezilebilen bir yer. Malum Karadeniz’in dalgaları her zaman müsaade etmez deniz seferlerine.

Hazır yeri gelmişken Karadeniz olarak adlandırmamızın sebebinin Türklerde yön algısının renklerle ifade edilmesi ve Kuzey ifadesini ”kara” kelimesinin karşıladığını biliyor muydunuz? Kuzeyden esen rüzgara karayel denmesi de bu yüzdendir diyelim. Bu dipnotu bir kenara bırakıp Giresun’dan bahsedelim:

Giresun ve Doğası

Yıllar yılı şarkılara türkülere konaklarıyla kendini konu ettirmiş bir şehirden bahsediyoruz. Bugün Giresun Üniversitesi rektörlük binası bu konukların en güzel örneklerinden birisi aslında ve tam da Giresun Kalesinde yer alır. Kaleye dair çok bir şey kalmamış olsa da çay bahçesinden manzarayı seyretmek oldukça keyifli.

Şehir bütün Karadeniz’de olduğu gibi sahilden ibaret değil. Asıl hayat dağlarda… Yaylaları doğal güzellikleri serinliği ve Giresun’un güzel insanları bu şehri çok ama çok özel kılıyor. Kuzalan Şelalesini, Kumbet, Kulakkaya, Bektas Yaylalarını görüp Kök Evinde hamaklarda keyif yaparak bütün bir yılın stresini atabilirsiniz. Tertemiz havası el değmemiş doğası ve insanı her daim zinde tutan fındığı, Giresunlulara uzun bir ömür sunan buz gibi sularıyla. Keşfedilmeyi bekleyen bir cennet.

Şehir kendine has yemekleriyle de insanı kendine çeken bir şehirdir. Fasulye diblesi, muhlama, hamsi pilavı dışında sokak lezzetlerinden simidi ve macunlu pasta da bir efsanedir. Bu yemekleri denemeden Giresun’u gördüm demeyin.

Yaz dönemi gerçekleştirilen festivalleri de şehre renk ve canlılık katar. 20 Mayıs’ta Uluslararası Karadeniz Aksu Festivali, 4 Temmuz’da Dikme Taş Yayla Şenliği, 7-8 Temmuz’da Uluslararası Kümbet Kültür ve Sanat Festivali, 30 Eylül’de Çamoluk Bal Şenliği gerçekleşir.

Karadeniz’de markalaşmış turizm bölgelerinin yapılaşmadan nasibini almış olması önümüzdeki yıllarda Giresun’u yayla turizminde öncelikli alternatif rota haline getireceğinden hiç şüpheniz olmasın.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir