5 Yıl Boyunca Ciddi Seyahatlerim Oldu
Evrim Akın Türk sinema, televizyon ve tiyatro oyuncusu ve sunucu. Kendisini Avrupa Yakası’nda üstlendiği “Selin” rolü ile tanıdık. Tiki Selin rolüyle hepimizin en sevdiği karakterlerden biri haline, yer aldığı birçok yapımda izleyici ile sıcak bağlar kuran Evrim Akın ile yol, yolculuk, seyahat ve son dönemde yer aldığı projeler üzerine keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.
Televizyon dünyasının en sevilen karakterleri arasında yer alıyorsunuz. İzleyici ile olan bu bağ ve sevgi nasıl oluştu? Kendinizi anlatır mısınız?
En sevmediğim soru tipi. (gülüyor) Ankaralıyım, İzmir’de liseyi okudum ardından İstanbul’a geldim. Genellikle evde vakit geçiriyorum. Dışarıda ise en fazla yemek yemeyi severim. Evde ailemle yaşıyorum, iki köpeğim ve bir de kedim var. Kitap okumayı çok seviyorum.
Tanınmadan önce dublaj yaptım. Ardından dizilerde oynadım, tiyatro yaptım, ama tabi asıl tanınmam Avrupa Yakası ile oldu. İzleyiciyle olan bağımın nasıl oluştuğunu inanın bilmiyorum. Herhalde samimi olmama bağlı. Samimi olmam izleyici ile bağ kurmamda bana yardımcı oldu diyebilirim. Ekranda nasılsam arkadaşlarıma da öyleyim. Evde de sosyal hayatımda da aynıyım. Rol yapmıyorum. Tabi bu dizi için geçerli değil. Dizide zaten verilen bir rol var ve ona göre şekle giriyorsunuz ya da ona içinizde bir şekil veriyorsunuz.
Hobileriniz neler? Son dönemlerde neler yapıyorsunuz? Şu sıralar hangi projeler üzerinde çalışıyorsunuz?
Hobilerim dönem dönem değişiyor. Mesela bir ara yelken tutkum vardı. Miço olarak başladım. Yelkenle Roma’dan Atina’ya sefer yaptığımızda tanıştım. Sonra dedim ki terfi etmem lazım. Yelken ehliyeti aldım. Bunun dışında kendime farklı hobiler yaratıyorum. Dönem dönem bahçeye sarıyorum, bahçe ile uğraşmaktan keyif alıyorum.
Çocuktan Al Haberi adlı programımız devam ediyor. Bir dönem tiyatro oyunlarında yer aldım. Şu anda herhangi bir tiyatro oyununda yer almıyorum. Ben her zaman söylüyorum, tiyatro en kutsal alan. Bence tiyatrocu sadece tiyatro yapmalı. Dizi ya da program yaptığınız zaman bölünüyorsunuz ve enerji dağılımı oluyor, vakit yetmiyor. Ben bir gün televizyona ara verirsem tiyatro yapacağım.
Evrim Akın için yol, yolculuk, seyahat ne ifade ediyor? Ne zamandan beri seyahat halindesiniz?
Seyahat halinde olmaya başlamam Avrupa Yakası’nı bıraktığım döneme denk geliyor. O dönemde başladım. 5 yıl boyunca ciddi seyahatlerim oldu. Amerika’da uzun kalışlarım var. Bahama’lara kadar gittim. Kanada’yı gezdim. Montreal’de kaldım. Kanada insanlarını çok sevdim, çok kibarlar. Özellikle Amerika’dan sonra ilaç gibi geldi. Ben Kuzey Avrupa’da mıyım yoksa Kuzey Amerika’da mıyım kafam karıştı orada. Çok tatlılar.
Ancak çok soğuk olduğu için hiç benlik bir yer değil. Eylül ayında ben kabanla gezdim orada. Üşümeyi hiç sevmiyorum o yüzden mesela hiç kayak kültürüm yok. Ben sıcak havaları ve iklimleri seviyorum.
Son dönemlerde dolaştığınız ve en sevdiğiniz seyahat noktaları desek…
Narbonne Güney Fransa ve Barcelona ilk aklıma gelen lokasyonlar. Barcelona’ya gitmiştim oradan araba kiralayıp Narbonne’a geçtim. Yazlık olarak düşünürsek yılın iki, üç ayını o kasabada geçirmek isterim. Çünkü tarihi dokusu hiç bozulmamış bir nokta. Bir yandan da deniz kıyısı… Şarap şatoları muhteşem, insanlar ise oldukça kibar.
Çocuktan Al Haberi adlı programınız dolayısıyla çocuklarla çok içli dışlısınız. Evrim Akın çocuk dünyasını nasıl tanımlıyor?
Çocuktan Al Haberi adlı programınız çok güzel gidiyor. 46 bölümü geride bıraktık. Yakın zamanda haber sonrasına geçiyoruz. Keza bu büyük bir şans zaten, çok mutluyum bu açıdan da.
Hayat çok zor, çok bunaltıcı, zaman zaman sıkıcı ve üzerine geliyor insanların. Ekranlarda ise sürekli bir kargaşa, çatışma hakim. Burası bir pencere ve mutluluk penceresi diye adlandırabiliriz. İnsanlar nefes almak için ‘Çocuktan Al Haber’i izliyor.
Ben geçen sene çok zor bir program yaptım, biliyorlar halimi. Olumsuz şartlardaki insanlarla bir aradaydık. Onların yanına gittik, evlerini yeniledik ama çok demoralize oldum, çok üzüldüm. Çünkü ben onu orada bırakamadım. Benimle 1 sene boyunca kafamın içinde, benim bütün hücrelerime girdi o acılar, gözyaşları, o çocukların çırpınışları. O yüzden ben Allah’ın beni bu programla ödüllendirdiğini düşünüyorum.
Ben zaten çocukları çok seviyorum. Onların hayal dünyaları, kafaları o kadar farklı ki. Bizim maalesef hayal dünyamız artık yok. Ben onların seviyesine çıkmaya çalışıyorum. Geçenlerde bir çocuk ağlıyordu ben de yanına gidip gözyaşlarını sildikten sonra burnuna mendil tuttum ve “hık” yap dedim. Çocuk annesine baktı, annesi “ayıp oğlum” dedi. Halbuki bu işin ayıbı mı olurmuş.
Henüz görmediğiniz hangi coğrafyaya seyahat etmek istersiniz?
Asya’ya gitmedim, ama çok istiyorum. Bir ara niyetlendik arkadaşlarla hatta vizelerimiz de Dubai için alındı, fakat benim setim vardı. Alemin Kralı’ndaydım o zaman. O yüzden mümkün olamadı.
Benim hayalim Peru. Güney Amerika’yı çok görmek istiyorum. İklimi de bana uygun, sıcak. Oranın manzaralarını, tapınaklarını çok merak ediyorum. Bir de Küba… Orada zaman atlaması yaşamak için istiyorum. Zaman makinesine atlayıp 50-60 sene öncesine dönebilmek için.
Ayrıca İskandinav ülkelerine de seyahat ederek, özellikle altı ay gündüz altı ay gece nasıl yaşadıklarını görmek ve nasıl bir süreç olduğuna tanık olmak istiyorum.
Evrim Akın’ın seyahat bavulunda neler oluyor?
Öncelikle, duş terliğim kesin olur. Ben kendi evim dışında hiçbir yere yalınayak basamıyorum. Otel terliği de kesmiyor beni maalesef. Ayrıca bavulumda mutlaka kitap olur. Yanıma kitap alırken edebi değeri olan kitapları tercih ediyorum. En sevdiğim yeni nesil yazarlar ise Hakan Günday, İhsan Oktay Anar, Orhan Pamuk. Hatta bu üç yazar sürekli yazsın istiyorum.