Deniz Kızının Şehri Kopenhag

70’li yıllarda, çocukluğumda duymuştum İskandinavya ismini ilk kez. O zamanlar duyduğum ilk şey coğrafi bir bölge  değil, ”İskandinavya modeli koltuk takımı” idi… Basit-işlevsel, gösterişten uzak, ama bir o kadar rahat. İskandinav ülkeleri Danimarkaİsveç ve Norveç; kimilerine göre belki ilk görüşte aşık olacağınız ülkeler değil, ama aynı o yılların moda koltukları gibi, üzerlerinde gün geçirdikçe sizi rahatlatıyor, keyif veriyor. Hayat pahalılığına rağmen, geçtiğimiz yıllarda ‘Dünyanın En Yaşanılası Şehirleri’ sıralamasında dördüncü olan Kopenhag 1.5 milyon nüfusu ile Danimarka’nın başkenti… Bu sıralamaya sabah tertemiz sokaklarda, öğretmenleri eşliğinde gezdirilen,  kreş çocuklarını ilk gördüğümde hak verdim.

Gene 70’ler… Hippilerden kalma özgürlük bölgesi Christianshavn ilçesinde bulunan özerkliğini ilan etmiş 850 kişi nüfuslu, 34 hektar alan kaplayan bir mahalledeyiz. Sadece giriş kapısında  fotoğraf çekip, etrafı pek sorgulamadan “Fee state of christiania” yı dolaşıyoruz, geçimlerini el işi takılar satarak, kulübemsi rengarenk evlerde geçiren halkı, sabah mahmurluğunda  kendi cumhuriyetlerinde özgürce yaşamaya bırakıyoruz :)

Her satıra başladığım gibi gene :) ”Yetmişli Yıllar” da, meşhur Danimarkalı yazar  Andersen’in ”Küçük Deniz Kızı’‘ masalını okuyan çocuğun yıllar sonra şehrin simgesi Küçük Deniz Kızını görmemesi beklenemez. 1.75’lik büyük deniz kızı olarak 1.25 metre uzunluğunda Langelinie limanında, taşın üzerindeki heykelin, yanımda ufak kalması,175 kg ağırlığında olup kilosunu göstermemesi beni şaşırttı :)

Ertesi gün yok artık gene mi 70’li  yıllar demeyin, daha da gerisi var. William Shakespeare tarafından 1599 ile 1601 yılları arasında yazılan, Danimarka’da Prens Hamlet‘in hikayesinin anlatıldığıKronborg Sarayını görmeden olmaz. Kuzey Avrupa’nın bu  önemli  şatosu, 2000 yılında Unesco Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilmiş. Danimarka’nın Zeeland Yarımadası’nın kuzeyinde Helsingor kasabası, sadece bu kale ile değil peynir ve dondurması(4 euro) ile de ünlü.

Dondurma keyfi bitti, ama saray-kale-şato bitmedi. Artık milli tarih müzesi olarak hizmet  veren, turuncu kiremit, yeşil kuleleri ile Frederiksborg Şatosu ve inanılmaz güzellikte bahçelerine sıra geldi. Vaktinde kraliyet ailelerinin düğünlerinin yapıldığı bu su kalesi,19.yüzyılda büyük bir yangın sonucu hasar alıp yeniden inşa ettirilmiş.

Bu soğuk iklimde yaşayan şehir halkı kendilerini sanki sanata adamış. İrili ufaklı heykelleri, çeşmeleri, sanat galerilerini   her yerde görmek mümkün. Kanal boyu cafe ve restaurantları ile şehrin en can alıcı noktası Nyhavn renkli evleri, Vikinglerin ülkesinde olduğumuzu hissettiriyor.

İçinde 400.000 çeşit çiçek, ağaç 150 konser alanı, caféler, lokantalar, açık hava tiyatroları ve lunapark olan Tivoli Bahçeleri ise bu şehrin diğer nefes alma yeri.Yaz gecelerinde havai fişek, pandomim gösterileri, senfoni konserleri ve bale resitalleri yapılan bu parktan beyaz geceler tadında akşam aydınlığında ayrılıyoruz.

Bu kadar şehir bize yeter dediyseniz, eğer biz sabah kahvaltı sonrası yol boyu sarı kanola tarlaları manzaraları eşliğinde  Dragar ile güne başlamıştık. Saz çatılı, koyu sarı boyalı eski balıkçı evleri ve dar sokaklarıyla şirin sayfiye kasabasında aldığımız deniz havasının verdiği enerji ile günü bitirdik haberiniz yok.

St.Alban Kilisesi, Gefion Çeşmesi, tarihi köprüler derken Kopenhag’dan diğer Viking ülkesi İsveç’in Malmö kentine 16 kilometresi tünel, 8 kilometresi denizin üzerinde 24 km’lik  Öresund Köprüsünden ulaşarak  gitmenin heyecanı da başkaydı.

Kopenhag’dan gemi ile Norveç-Oslo‘ya geçmek için hareket ediyoruz. Diğer Avrupa ülkelerinden daha yüksek fiyatlarda olduğunu bildiğimiz için biraz yemekten kısıp, aperatif sandviç ile geçiştirdiğimiz üç günün sonunda akşam gemide açık büfe et, tavuk, balık ürünleri, çeşit çeşit salata, tatlılar, (FREE )müzik, dans…

Sabah kamaramızda uyanıp kahvaltı yaparken Oslo limanına harika manzaralar eşliğinde giriyoruz. Bekle bizi fyordlar…70’li yılların ABBA şarkıları eşliğinde uçak, otobüs, tren, gemi bütün ulaşım araçlarını kullandığım, ama yorulmadığım harika bir bahar bir gezisi  ile İskandinavya’nın soğuk değil, insanları ile sıcak olduğuna karar verdim.

Teşekkürler JollyTur…

Jolly Tur ile Kopenhag turları için tıklayınız…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir