Günlük koşuşturmalara sadece bir günlük mola versek ve Adana’ya gitsek ne güzel olurdu değil mi? O kebapçı, şu ciğerci, bu şalgamcı tüm gün dolaşsak, akşam olunca da evimize dönsek. Nasıl olur diyenler için biz ucuz uçak bileti bulduk, sabah gittik akşam döndük. Gün boyunca da Adana lezzetlerine doyduk.
Adana’da Ciğerli Kahvaltı
Adana’daki lezzet yolculuğumuza kahvaltı ile başladık. Adana’ya kadar gitmişiz, kahvaltıda çay peynir yiyecek değiliz ya! Doğrudan Adana’nın en ünlü ciğercilerinden Birbiçer’e doğru yöneldik ve sabahın erken saatlerinde ocak başına kuruluverdik.
Ocak başında, önümüzdeki ciğerlerin cızır cızır pişmesini izledik, ciğerlerin cızırtısı, pişerken kuyruk yağının lezziz kokusu şahaneydi. Afiyetle ciğerlerimizi yedik, şalgamımızı içtik. Sabahın sekizi olmasına rağmen ciğerci neredeyse doluydu. Ciğer dışında, sabah sabah Adana kebap da yiyenler vardı. Anladığım kadarıyla ciğer, kebap bahane etle güne başlamak şahaneydi Adana’da…
Kasaplar Çarşısı Çok Renkli
Ciğerle yapılmış sıkı bir sabah kahvaltısı sonrası Adana’nın sokaklarını karış karış dolaşmaya koyulduk. O sokak senin, bu sokak benim gezinirken bir baktık Kasaplar Çarşısı‘nda bulduk kendimizi. İşkembeler, kelleler, dizi dizi bağırsaklar… Tam da şirdan ve mumbar gibi Adana yöresine özgü şahsına münhasır sakatat dolmalarının malzemeleri. Biz Adana’da şirdan ve mumbar yemedik, ama her ikisinin de seveninin pek çok olduğunu gördük.
Yolumuza devam ettik. Kazancılar Çarşısı civarını, Seyhan Nehri kıyısını bol bol adımladık. Adana’nın simgelerinden Seyhan nehri üzerindeki Tarihi Taş Köprü‘den geçtikten sonra kendimizi bir sonraki lezzet durağımızda bulmuştuk bile: Adana tipi kaburga ve Adana Kebabı tadacağımız Kaburgacı Yaşar Usta‘nın kulübesinde.
Adana Tipi Kaburga
Adana’da kaburga bildiğimizden biraz farklı, kemiksiz olarak hazırlanıyor. Erkek koyunların kaburga kemikleri etrafındaki etlerin şişe dizilip mangalda pişirilmesi şeklinde yapılıyor. Adana’da kaburga yapan bir sürü meşhur kaburgacı var.
Adana Kebabı ve Yanındaki Mezeleri
Adana mutfağının assolisti kim? Tabii ki Adana kebabı! Ustaların kendi elleri ile hazırladığı ve yine hiç kimselere emanet etmeyip kendi elleri ile köz ateşinde pişirdiği ustalık eserleri… Zaman zaman çevirerek, pişmesine yakın lezzetli yağlarını pidelere emdirerek ustalar kebabı tam kararında pişirir.
Kebap bir assolisttir ama o gelmeden önce masanın donatıldığı, olmazsa olmaz orkestra elemanları da kebaba eşlik eden mezelerdir. Hangi kebapçıya gidilirse gidilsin oturur oturmaz masa ikram olarak sunulan sumaklı soğan, ezme domates, limon maydanoz, salata ve bilimum ufak mezeler ile donatılır.
Nitekim biz de saat daha yeni 11 olmuşken Adana’daki ikinci ocak başı durağımız Kaburgacı Yaşar Usta’da, ateşin yanına kurulmuştuk bile. Birer Adana ve kaburga söyledik. Adana ve kaburga cızır cızır önümüzde pişti, nefis, ziyafet başlasın! Yanında da kebabın yağı emdirilmiş yumuşacık pide ekmekleri, acılı şalgam ve ayran, eşsiz bir lezzet şöleni…
Salaş Kebapçılarda Müthiş Lezzetler
Biraz daha gezdik dolaştık, hadi biraz dinlenelim dediğimizde önceden tavsiye edilmiş bir başka kebapçıda mola verdik. Cik Cik Ali‘nin Yeri… Tavsiye edilen mekan ne kadar salaşsa ustalık ve özen arttığından lezzetin daha bir iyi olduğunu gördük Adana’da. Burası da derme çatma bir binada bir ocak ve yan odada sade masalar şeklinde bir yerdi. Ama mekanın ünü kulaktan kulağa yayılmış sırf burada yemek için Adana’nın arka sokaklarına geldikleri anlaşılan memurlar, aileler, insanlar doldurmuş mekanı. Mekan, ortam iddiasız ama lezzet iddiali…
Kebap ve Beyti ile Adana’ya Veda
Dönüş uçağımız kalkmasına birkaç saat kala Adana’daki kebaplara veda babında Koço restoranda akşam yemeği için oturduk. Gün boyu dolaştığımız mekanlardan farklı olarak burası beyaz masa örtülü nezih bir yerdi. Humus ve haşlama içli köfte gibi Anadolu’nun bu yörelerine has lezzetlerinden sonra bir daha ne zaman yiyeceğiz deyip bir de buranın Adana’sını ve Adana kebaba maydanoz ve taze soğan eklenmiş hali olan beytisini denedik. Farklı ustaların ellerinin farklılığından olsa gerek gün boyu yediğimiz Adana’ların hiçbiri birbirine benzemiyordu. Hepsinde nüans farklılıkları vardı ancak ortak olan yönleri hepsi çok lezzetliydi…
Günlük yaşantımıza sadece tek bir günlük mola vererek Adana’da eşsiz bir lezzet serüveninde bulduk kendimizi, tattık, gezdik, keşfettik tüm gün boyunca da toplam yirmi kilometre yol yürüyerek yediklerimizi sindirdik. Akşam olunca da uçağa atlayıp şehrimize geri döndük, güzel Anadolu’muzun güzel lezzetlerini yerinde tatmanın güzelliğini yaşadık.