Türkiye-Polonya arasındaki diplomatik ilişkilerinin 600.yıl kutlamalarının olduğu bu günlerde çok severek gezdiğim 2 Polonya şehri, Varşova ve Gdansk’ tan 2 ayrı yazımda bahsetmek istiyorum.
Tarihler boyunca iki ülke arasındaki dostluk hep var olmuştur. Osmanlılar 18. yüzyılda bağımsızlığını yitiren Polonyalılara yardım elini uzatan nadir ülkelerden biri oldular. Polonyalı göçmenlere kucak açıp halen var olan Polonezköy’ ü kurdular.
Polonyalılar ise Türkiye Cumhuriyetinin resmi olarak tanıyan ünlü Lozan Antlaşması‘nın Avrupa devletlerince imzalanmasından bir gün önce, Türkiye Cumhuriyetini ilk tanıyan Avrupa devleti oldu.
Tarihler boyunca dostumuz olan Polonya, 16 idari bölgeye bölünmüş. İdari bölge başkanlığındaki iller ise: Wroclaw, Bydgoszcz/Toruń, Łódź, Lublin, Gorzów Wielkopolski/Zielona Góra, Kraków, Varşova, Opole, Rzeszów, Białystok, Gdańsk, Katowice, Kielce, Olsztyn, Poznań ve Szczecin’dir. Bu yazımda, “Polonya Aile Cumhuriyeti“dir sloganı olan bu güzel ülkenin başkenti ve en büyük şehri Varşova’dan başlamak istiyorum.
İkinci Dünya Savaşı sonrasında neredeyse tamamı harap olduğu halde, küllerinden yeniden doğan Varşova Feniks şehri olarak da bilinir. 1991’den beri İstanbul’un da kardeş şehri olan Varşova, Eski ve Yeni Şehir olarak 2 bölgeye ayrılır.
Malum her şehirde bir Eski Şehir ( Stare Miasto) vardır. UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne de giren Eski Şehir, kültürel ve görsel anlamda şehrin en etkileyici bölgesidir. Aynı zamanda eğlence hayatı açısından da en zengin yeridir.
Foksal; restorant, kafe ve barların olduğu sanırım buranın en eğlenceli sokağı. Socjal ve 1845 de bu sokağın en güzel ve en popüler mekanları. Polonyalılar eğlenceye düşkün insanlar. Her yanda kahkaha sesleri içinde çeşitli kutlamalar var, özellikle de bekarlığa veda kutlamaları… İnsanlar gerçekten eğlenmeyi biliyorlar. Tek kötü yani çok fazla sigara içiyor olmaları. Burada sokak çalgıcıları harika… Sokakta neredeyse mükemmel bir caz konseri dinleyebilirsiniz.
Tarihi binaları ve Varşova’nın eski şehrini görmek için, Eski ve Yeni şehri birbirine bağlayan 4 km uzunluğundaki Kraliyet Yolu ( The Royal Route) olarak bilinen ana caddede, The Royal Castle’den yürümeye başlayabilirsiniz. Krakowskie Prezedmiescie, Nowy Swiat ve Ujazdowskie birbirini takip eden ana caddeler eski şehrin tam ortasından geçiyor. Bütün kaleler, heykeller, restorantlar da sağlı sollu bu yolun 2 yanına serpilmiş durumda. Hediyelik eşya satan mağazalardan da el işi hatıralıklar bulmanız mümkün.
Tüm mağazalardan ya da otelinizden isteyebileceğiniz bu haritayı elinize alıp, hepsini keşfetmeniz mümkün.
Varşova’ da en az 3-4 gün geçirerek doya doya keşfedilmesi gereken çok güzel bir şehir. Kültür ve sanat adına da çok zenginlikler sunan bu şehirde, eğlence hayatı da çok renkli. Nobel ödüllü pek çok sanatçıyı yetiştirmiş olan Polonya’nın en ünlü sanatçısı 19. Yüzyılda yaşamış Fredric Chopin… Chopin ile ilgili olan her şey ise Polonyalılar için gurur kaynağı. Havaalanından (Fryderyk Chopin Havaalanı) tutun da pek çok yerin isminde ve hatta Krakowskie Przedmiescie’de her adımda karşınıza çıkıyor Chopin!
20 yaşında Varşova’dan ayrıldıktan sonra, geri kalan hayatını Paris’te geçiren ve 39 yaşında çok genç yaşama veda eden Chopin‘in kalbi, vasiyeti ile kız kardeşi tarafından Paris’ten getirilmiş ve şu anda Kutsal Haç Kilisesi’nde (Kosiciol Swietego Krzyza). Kimi bilgilere göre İkinci Dünya Savaşında her yer gibi kilise de bombalarla yerle bir olunca kalbinin de toprağa karıştığı söylense de, kimine göre kilisedeki sütunun altında gömülü. Bu sütunun üstünde ise şöyle yazıyor : “Hazineniz neredeyse, yüreğiniz de orada olacaktır ! ”
Ve yüreğiniz neredeyse, siz de orada olacaksınız!
Görülecekler:
- Eski Şehir – Stare Miasto
- Kale Meydanı – Plac Zamkowy
- Varşova’nın Yükseliş Anıtı – Pomnik Powstania Warszawkiego
- Anne Kilisesi
- Kutsal Haç Kilisesi – Kosiciol Swietego Krzyza
- Martin Kilisesi
- Mary Magdalene Kilisesi
- Lazienki Park
- Bilim ve Kültür Sarayı – Palac Kultury i Nauki
- Balvedere Sarayı
- Deniz kızı Heykeli – Syrenka
- Büyük Tiyatro
- Yahudi Mahallesi
- Chopin Müzesi
Ne yenir? :
Alman ve Yahudi yemek kültüründen de etkilenen Polonya’da lahana, patates, tavuk ve domuz eti üzerine kurulu bir mutfak kültürü var.
- Rosol -Tavuk suyundan yapılan, kereviz, patates ve havuç karışımında bir çorba.
- Barszcz – Pancar çorbası.
- Pierogi – Mantı’ya benzer bir tadı bulunan Polonya’nın en ünlü yemeklerinden biridir.
- Zapiekanka – Ekmek üzerine mantar ve eritme peynirle yapılıyor.
- Zubrowka – Bizon otlarından yapılan Polonya votkası
Çok etkileyici ve doyurucu bir paylaşım olmuş. Yazılarınızı zevkle takip ediyorum.
Emeklerinize sağlık diyorum.